KültürManşetSöyleşi

Alper Saldıran: Oyunculuk sürekli keşfetme ve yüzleşme hali…

Kırmızı Odadan Hikayeler adlı kitabını çıkaran oyuncu ve yazar Alper Saldıran: “Sohbet ettiğim insanlar yaz derlerdi. Böyle bir hayalim yoktu. Bir gün yazacağımı biliyordum. Bana bu tavsiyeyi veren arkadaşım Kutlukan Perker, sadece bir tavsiye ile kalmadı, bu konuda beni epeyce motive etti. Sonra başına oturdum, baktım ki kalem gidiyor, durduramıyorum. Zaten mesele başlamakta, sonrası geliyor… Öte yandan benim için oyunculuk aslında prova yapmak. Yeni bir karakteri satırlar arasında ararken, kendini daha iyi tanımak. Sürekli bir yüzleşme ve keşfetme hali. Günün sonunda bütün bu ruhu hiç tanımadığım insanlarla paylaşmak. Kendini herkesin önüne atmak ve paylaşmak, büyük bir özgürlük.

Bu hafta konuklarımızdan biri geçtiğimiz aylarda Kırmızı Odadan Hikayeler adlı kitabını yayımlayan yazar ve oyuncu Alper Saldıran. Oyunculuk kimliğini başarılı bir şekilde sürdüren Saldıran aynı başarıyı yazarlık serüveninde de göstermeye niyetli. Sonuç olarak her iki alanda da kendinden adım emirlerle ilerleyen Saldıran ile çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik hem oyunculuk hem de yazarlık hayatı üzerine. Kendisine ilk olarak nasıl hissettiğini ve şu ara neler yaptığını soruyorum. O da şöyle yanıt veriyor: “Dinç ve sakin hissediyorum. Yeni bir sinema filmine başlayacağım onun hazırlıkları içindeyim. Spor yapamaya devam ediyorum. Şan dersleri alıyorum. Bu sıkıntılı zamanları verimli hale çevirmeye çalışıyorum.”

ARKADAŞIMIN TAVSİYESİ ÜZERİNE BAŞLADIM

Pandemi dönemi genel olarak sizin için nasıldı?
Benim için bu dönem son derece verimliydi, daha önceden vakitsizlikten dolayı yapamadıklarımı yaptım. Kitabı bu dönemde yazdım. İzlemek istediğim fakat bir türlü fırsat bulamadığım filmleri bir daha izledim. Kendimle baş başa kalmanın keyfini çıkardım.   

Kitap yazma, yazar olma fikri en başında nasıl doğmuştu? Yazar olmak hep hayalinizde olan bir şey miydi?
Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine başladı. Zaten daha önceden okulda dramatik yazarlık derslerimiz vardı. Zaman içerisinde sohbet ettiğim insanlar yaz derlerdi. Böyle bir hayalim yoktu. Bir gün yazacağımı biliyordum. Sadece bana bu tavsiyeyi veren arkadaşım Kutlukan Perker, sadece bir tavsiye ile kalmadı, bu konuda beni epeyce motive etti. Sonra başına oturdum, baktım ki kalem gidiyor, durduramıyorum. Zaten mesele başlamakta sonrası geliyor.

KIRMIZI ODA ÜÇLEMENİN SON KİTABI

Kırmızı Odadan hikayeler nasıl bir düşünce sürecinin ürünü?
Bütün kitaplarım hayat içinde bugüne kadar gözlemlediklerim, şahit olduğum olayların bana yansımaları. Kırmızı odadan hikayeler yazmaya ilk başladığımda karar verdiğim bir üçlemenin son kitabı. Beyaz en saf halimiz, siyah karanlık tarafımız, kırmızı işe içgüdülerimizle ilgili. Yani hepimizde farklı tezahür eden yönler. Böyle bir çalışma sonucu üçleme tamamlandı.

Yazarı, kitabının içeriğinden nasıl bahseder/özetler?
Kırmızı Odadan Hikayeler’de, herhangi bir nesneye, insana ya da mesleğe olan aşkın, sevginin insana nasıl yaşam gücü verdiğini ele aldım. Herkes aslında sevmek sevilmek ister en derinlerde. Yaşama isteği gelir birden. Ben bu manada aşkı, sevgiyi algılayabildiğim kadarıyla çok boyutlu şekilde ele almaya çalıştım. Okurlardan çok iç açıcı yorumlar geliyor. Onlara kendi hikayelerini anımsatıyor. Bu benim için mutluluk verici.

SENARYOYA YÖNELMEK İSTİYORUM

Bu kitap bir devam kitabı mı yoksa üçlemenin bir ürünü mü?
Evet bir devam kitabı ama belirtiğim gibi bir üçleme bu. En başından başlamaya ve sıralı okumaya gerek yok. Herhangi bir kitabın herhangi bir hikayesinden okumaya başlanabilir. Üçü de insanın farklı yönlerini temsil ediyor.

Yeni kitap projeleriniz de olacak mı?
Olacak artık senaryoya yönelmek istiyorum. Biraz tersten gideceğim önce senaryo yazacağım sonra senaryoyu romanlaştıracağım. Düşüncem bu yönde. Genel olarak kendimi şartlamamaya çalışıyorum bakalım zaman neler gösterecek.

OYUNCULUK BENİM BİRİCİK KIYMETLİM

Biraz da oyunculuk serüveninizden bahseder misiniz, onu bu süreçte ikinci plana mı atacaksınız?
Hiçbir zaman oyunculuğu ikinci plana atmadım. Atmayacağım da. Oyunculuk benim hayatımın ana kolonu, biricik kıymetlim. Ölene kadar devam etmek istediğim değerli mesleğim.

Sinema mı yoksa tiyatroda mı daha mutlusunuz, neden?
İkisinde de ayrı ayrı mutluyum. Tiyatro biraz melankolik benim için. O an orada oluyor her şey ve uçuveriyor. Her oyun bambaşka o sırada salonda kimler varsa onlarla. Sinema daha başka film bir kere çekiliyor istediğiniz kadar oynatıyorsunuz. İkisi de ayrı güzel.

BİRBİRİMİZE KOŞULSUZCA GÜLÜMSEDİĞİMİZ BİR DÜNYA HAYAL EDİYORUM

Son olarak hayaliniz, kaygınız, hedefiniz nedir hem kariyerinize hem de yaşamınıza dair?
Herkesin tanımasa bile birbirlerine koşulsuzca gülümsediği, durup dururken selam verdiği bir dünya hayal ederim hep. Aslında çok zor değil ancak genelde insan faktörü işin içine girince hayat bazen zor olabiliyor. Birbirinden farklı roller oynamak, yazmaya devam etmek hedefim. Son dönemde çok sevdiğim opera ile çok haşır neşirim. Bir gün eğitimim belirli bir seviyeye gelirse, eğitim yararına konser vermek ve bunu gelenekselleştirmek isterim.

İlgili enformasyon

Bir yanıt yazın

Close

Adblock Detected

Reklam engelleyici devre dışı bırak