Cam sanatçısı Mete Bahtiyar Karataş: “Farkındalıklarımı not edebilme, imgeleme aracı olarak camı kullandım diyebilirim. Bunun izleyici için de algılanabilir olduğunu farkettiğimde bu dilin üzerine gittim. Çok açık bir anlatım dilim olduğunu düşünmüyorum…”
Cam sanatçısı Mete Bahtiyar Karataş’ın “Kısa Bir Aralık” adını verdiği cam heykel sergisi 10 Aralık’a kadar Galeri Selvin’in Arnavutköy adresinde ziyaretçilerini bekliyor. “Bu yaptığım eylemi sadece içimden geldiği için yapıyorum. Bu da burada zamanın kanıtlayabileceği bir not olarak kalsın.” diyen Karataş 1990 doğumlu. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Bölümü mezunu. Sıcak cam üfleme tekniğinde işler üreten sanatçı, camı sıcakken şekillendirerek figüratif heykeller üretiyor. Çalışmalarına ise Eskişehir’de devam ediyor… Sergi metninde “İnsanın rol yaptığını farketmesi çok kısa bir anda gerçekleşiyor ve aynı hızla normale dönüyor. Maskemiz olduğunu farkedip, unutuveriyoruz hemen. Sık sık yapmak zorunda kaldığımız çevre-tavır değişiklikleri yüzlerce ayrı role girmemize neden oluyor.” cümlelerine yer veren Karataş sergisinde camın aniden soğumuş, sertleşmiş hali adeta zamanı durdurarak bu rollerin seyrine olanak sağlıyor. Sıcak camın yarattığı biçim değişiklikleri bu hızlı geçişleri bize fotoğraflayarak maskelerimize göz atabilme imkânı sağlıyor…
HAYATIMDAKİ BOLLUK SADELEŞMEME NEDEN OLDU
Sizi kısaca daha yakından tanıyabilir miyiz?
Pek çok şehirde yaşadım, insanlar ve kültürler ile karşılaştım. Bu sanırım alışkanlık yaratmış olacak ki kendim de değişiklik yapmaktan hiç çekinmedim. Pek çok işte çalıştım okulda okudum, yirmiye yakın evde yaşadım. “Az, çoktur.” diye düşünürsek, ben de bu durum tam tersi yönde ve faydalı olarak işledi. Bu bolluk durumu hayatımdan bir sürü ayrıntıyı sadeleştirme imkânı sağladı.
Cam sanatıyla daha doğrusu cam ile nasıl tanıştınız? Neden bu alanı tercih ettiniz?
25 yaşıma kadar içimden gelenlerle uzmanlaştığım alanların birbiri ile alakası yoktu. Sivil havacılık okurken kısa bir çalışma ve geçiş sürecinden sonra kendimi cam bölümünde 1200 derece erimiş camın önünde buldum. Sakin kalmayı, dikkatli olmayı severim, sanırım yaptığım iş bu sevgimi pekiştiriyor, çünkü her an ihtiyacım var. Bölümde okuyan insanlar aracılığı ile yollarımız kesişti. Tabi ki neredeyse her şeyde olduğu gibi olaylar tahmin ettiğimden farklı gelişti.
ÇOK AÇIK BİR ANLATIM DİLİM OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM
Cam sanatı her zaman geleneksel sanatlar olarak algılanır ama sizin yaptığınız işler oldukça modern duruyor. Bunu nasıl yorumlarsınız?
Camın modern olmaya tutkusunun fazla ama imkânının az olduğunu düşünüyorum. Üretim süreçleri biraz dar koridorlardan oluşan malzeme, özellikle ülkemizde son 15-20 yılda okulların açılmasıyla modern bir yorum yakalama eğiliminde. Bu sebeple böyle bir algı var. Ben de bu okullardan mezun oldum ve okuduğum okulda modern işler düşünebilme ve üretebilme imkânı buldum.
Cam sanatındaki tarzınızı veya tavrınızı nasıl yorumlarsınız? İçeriğinizi ve tekniğinizi nasıl tanımlarsınız?
Farkındalıklarımı not edebilme, imgeleme aracı olarak camı kullandım diyebilirim. Bunun izleyici için de algılanabilir olduğunu farkettiğimde bu dilin üzerine gittim. Çok açık bir anlatım dilim olduğunu düşünmüyorum. Bunun sayesinde işlerim hakkında kulak misafiri olduğum yorumlamalar işlerime tekrar bakabilme fırsatı sağladı. Camı sıcakken şekillendirme yaparak heykellerimi üretiyorum. Kısa aralıklarla tekrar tekrar ısıtarak bir ekiple çalışabiliyorsunuz. Sıcak, tehlikeli, yorucu bu sebeplerle çok keyifli bir iş.
SANATÇIYA DESTEK OLAN, YOL AÇAN SADECE KENDİSİDİR
Bir sonraki adım nedir cam sanatında. Ne yapmayı planlıyorsunuz? Bunun bir sonu var mı?
Türk cam sanatında bir sonraki adım olarak bireysel atölyelerin, sanatçıların ve sergilerin çoğalmasını görüyorum. Şu ana kadar sadece okulda heykellerimi üretebildim. Eskişehir’e bir arkadaşımla birlikte, (bir sonraki adımım olan) sıcak cam üfleme atölyesi yapmak amacıyla taşındım. Eklemek isterim ki sadece kendi imkânlarımızla tüm ekipmanları kendi yaptığımız bir atölye olmakta. Sanatçıya destek olan yol açan sadece kendisidir. Daha başında olduğumuzu düşünüyorum, ben de sonu olup olmadığını bilmiyorum, umarım sonunda değilizdir.