Kapalıçarşı’nın en kıdemli esnafı Şeref Amca “Kapalıçarşı bir hayat üniversitesi. Benim yanımda yetişen elemanların birçoğu başarılı birer esnaf oldu.” diyor ve ekliyor: “Almanca, Fransızca ve İspanyolca’yı burada turistlerin sayesinde öğrendim. Burada her milletten insan bulabilirsiniz. Sadece İngilizce değil, onların dilinde konuşuyoruz. Burası adeta aynı zamanda bir lisan üniversitesi gibi. Buranın dünyada bir eşi benzeri yok…”
Dile kolay 600 yıllık bir çınar, Kapalıçarşı. Hâlâ dimdik ayakta duruyor, yaşıyor. Hem dünyanın dört bir yanından gelen insanları ağırlıyor hem de binlerce ailenin rızkını veriyor. Burada bir tarih yaşıyor, anılar birikiyor… Öyle ki daha uzun yıllar yaşasın, daha nice insanın nice anısına tanık olsun diye çatısı ve alt yapısı yenilendi Kapalıçarşı’nın. Çarşının çatı restorasyonu, 2012 yılında James Bond filminin Skyfall serisi çekimlerinin ardından gündeme gelmişti. Nisan 2012’de yapılan çekimlerde, tarihi çarşının çatısına çıkarılan üç motosiklet çatı üzerinde kullanılarak ciddi tahribata yol açmıştı. Görüntülerin sosyal medya sitelerinde yayılmasının ardından ciddi tepkilere neden olan çarşının restorasyonuna gerekli izinlerin alınmasının ardından Temmuz 2016’da başlandı. Toplam 630 iş günü süren çalışmalar nihayet tamamlandı.
KAPLIÇARŞI’NIN ÇINARI ŞEREF AMCA
Bu vesileyle Kapalıçarşı’ya gittim ve buranın en eski esnafıyla bir araya geldim. Kim mi? Şeref Öztürk. Dile kolay 65 yıldır burada. 1939 doğumlu yani şu an 81 yaşında olan Şeref Öztürk, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okurken abisiyle birlikte Kapalıçarşı’da çalışmaya başlamış. İlk olarak 1963 yılında turistik eşya satarak başlayan ikili, 1971’den sonra şu anki mesleği olan gümüş takı üzerine çalışmaya başlamış. 40 senedir gümüş işiyle uğraşan Şeref Amca toplamda 65 yıldır Kapalıçarşı’nın ekmeğini yiyor. Şeref Amca o günleri şöyle anlatıyor: “Öğrencilik hayatımda hem burada çalışıyordum hem de okuyordum. Üniversiteye de dereceyle girmiştim. Abimle beraber burada turistik eşya işine başladık. Abim de o zaman Eczacılık Fakültesi’nde idi. O zaman İngilizce dilimizde ikimizin çok iyiydi. Allah’a şükür bayağı da para kazandık. Para kazanmaya başlayınca da üniversite hayatı sıkıcı gelmeye başladı. Belki üniversiteyi bitirsem şu an bambaşka bir hayatım olacaktı. Ama ben Kapalıçarşı hayatını seçtim. Neredeyse turistik eşya işini burada biz başlattık. Diğer esnaflar da bizden kopya çekerek turistik eşya satmaya başladı. Babam bizim okumamızı istemezdi. Kapalıçarşı’da olmamızı isterdi. Babam da Kapalıçarşı’da gömlek imalatı yapıyordu. Biz belki onun mesleğini değil ama onun bulunduğu ortamı seçtik.”
BURAYA BİR VEFA BORCUMUZ VAR
Şeref Amca’nın ailesi neredeyse üç asırdır burada. Öyle ki kendisi, abisi, babası ve dedesiyle birlikte toplamda 250 yıldan fazladır Kapalıçarşı’dalar. “Kapalıçarşı’ya bir ahde vefa borcumuz var. Biz yıllardan beri ekmeğimizi buradan kazanıyoruz. Evimizin rızkı hep buradan çıktı. Hayatım boyunca hiç pişman olmadım. Yaşım 81 ve hâlâ severek yapıyorum bu işi. Zaten severek yapmasam 65 yıldır Kapalıçarşı’da ne işim var? Eğer kızım değil de erkek çocuğum olsaydı onu burada yetiştirmek isterdim. Kapalıçarşı bir hayat üniversitesi. Benim yanımda yetişen elemanların birçoğu başarılı birer esnaf oldu. Ben Almanca, Fransızca ve İspanyolca’yı burada turistlerin sayesinde öğrendim. Burada her milletten insan bulabilirsiniz. Sadece İngilizce değil, onların dilinde konuşuyoruz. Burası adeta aynı zamanda bir lisan üniversitesi gibi. Buranın dünyada bir eşi benzeri yok.” şeklinde konuşan Şeref Amca’nın buradaki esnafla arası çok iyi. Tatlı atışmalar ve muhabbetleri hiç eksik olmuyor. Burada herkes çok seviyor Şeref Amca’yı ve saygı duyuyor. Şeref Amca’nın yanında iki kişi çalışıyor olmasına rağmen o her gün buraya geliyor. Merak ediyorum yorucu olmuyor mu? “Evde oturup ne yapacağım? Evde otursam hasta olurum. Alzheimer olurum. Buraya geliyorum. Eski anılarımız aklımıza geliyor. Komşularımızla, müşterilerimizle sohbet ediyoruz. 81 yaşındayım ve yaş olarak gösterdiğimi düşünmüyorum. Çünkü çarşı bizi yıpratmadı. Bizi iyi yapan bu çarşının atmosferidir. Bakın ben burada 65 senedir gökyüzünü görmüyorum. Güneşi göremezsiniz burada. Dışarı çıktığımız zaman ‘oh be dünya varmış’ diyoruz. Ama Kapalıçarşı’ya siz de benim kadar adapte olmuş olsanız, bugün çarşıdan dışarı çıktığınız zaman canınız sıkılır. Çarşının dışında çalışamazsınız. İki gün Çarşı’dan uzak kalayım burayı özlerim.”
ÇARŞI DEMEK TURİST DEMEK
Ömrünü buraya adamış Şeref Amca geçmişten bu güne neler yaşadığını, tecrübelerini soruyorum. Nasıldı buralar? Şimdi nasıl, ne değişti, ne değişmedi? Başlıyor anlatmaya: “Eskiden Kapalıçarşı daha mozaikti. Türklerle birlikte esnaf olarak gayrimüslimler, Yahudi, Ermeni ve Rum vatandaşlar vardı. Aynı çatı altında herkes iş yapıyordu. Şu an çarşı biraz bozuldu. Eski esnaflar vefat etti. Çarşının havası biraz kaçtı ve nitelik azaldı. Kapalıçarşı tarihi ve dünyada eşi benzeri olmayan bir yer. Hemen hemen 550 yıldan fazla geçmişi vardır. Burada bir tarih yatıyor. Yazın burada turist olarak bir milyondan fazla insan dolaşıyor. Ama isteriz ki bu işler sezonluk olmasın. Yoğunluk her zaman devam etsin. Bir ara Kapalıçarşı’yı pazar günleri de açalım dediler. Gelen turistler pazar günleri buranın kapalı olduğunu görünce kapıdan geri dönüyorlardı. Ama buradaki esnaf istemedi. Açılmadı. Mısır Çarşısı bu işi iyi becerdi. Bugün Kapalıçarşı demek turizm demek. Kapalıçarşı’ya eğer turist gelmezse kapılara kilit vurun çıkın. Kapalıçarşı’yı ihya eden turistlerdir. Kapalıçarşı turizm açısından fevkalade güzel ortamı olan bir yer. Bu kadar zaman geçti hiçbir şekilde burası değerini kaybetmedi ve etmez. Bu bakımdan çarşı gerçekten bizim için bulunmaz bir nimet. İstanbul’a gelen bir yabancı belki Boğaziçi’ni görmeyebilir ama Kapalıçarşı’yı görmeden gitmez. Kapalıçarşı İstanbul’un göz bebeğidir.”
ÇARŞIMIZ DAHA İYİ DURUMDA OLABİLİRDİ
“Çarşımıza daha çok değer kazandırmamız lazımdı ama olmadı.” diyor Şeref Amca ve ekliyor: “Kapalıçarşı esnafı laçka olmuş herkes boş vermiş durumda. Ama daha iyi olsa güzel olmaz mı? Bu bakımdan çarşı esnafını kınıyorum. Çarşı esnafı zamanında birlik beraberlik olsa idi çarşı bugün daha farklı olurdu. Bu veli nimetimizden daha güzel bir şekilde faydalanabilirdik. Bu bakımdan üzülüyorum. Esnaflarda da hata var. Sayın Cumhurbaşkanımız bir İstanbul sevdalısı ve Türkiye’deki birçok tarihi eseri restore ettiriyor ve oraya para harcıyor. Zamanında Menderes yanan koskoca çarşıyı iki sene içerisinde kendine getirdi. Bunları ben yaşadım. Yangın sabaha karşı çıkmıştı. Yukarıdaki çeşmenin orada bir yorgancıdan çıkmıştı. Dükkânlarımız tamamen yandı. Bir tek Cevahir ve Sandal Bedesteni le aşağıdaki Kuyumcular Caddesi yanmamıştı. Devlet bize çok destek oldu ve başka yerde dükkân açmıştı. Sonra devlet burayı düzenleyince tekrar buraya geldik. Fakat biz esnaflar olarak çarşıyı korumasını bilemedik. İnsan bindiği dalı keser mi? Biz zamanında bunu yaptık. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir tarihi iş merkezi var mı? Kapalıçarşı’da ne ararsan var. 4500 dükkânda ortalama 2 kişi çalışsa binlerce aile buradan geçiniyor. Biz biraz kendi aleyhimize işler yaptık. Kapalıçarşı’nın bir an önce ele alınması gerekiyor. Daha yaşanır hale getirmeleri ve devletin bunun üzerine eğilmesini gerekiyor. Devletimizden Kapalıçarşı’ya gereken değeri vermelerini istiyorum. Dünyayı dolaşsan bir tane daha böyle bir çarşı yok. Eşine benzer bir yer yok. Çarşıya daha fazla önem vereceksin. Turizm yatırımı ve reklamını yapacaksın. Reklam olmadan turizm olmaz. Bugün bu çarşı yabancıların elinde olsaydı çarşının imkânları daha gelişmiş daha farklı olurdu…”
“Çarşımıza daha çok değer kazandırmamız lazımdı ama olmadı.” diyor Şeref Amca ve ekliyor: “Kapalıçarşı esnafı laçka olmuş herkes boş vermiş durumda. Ama daha iyi olsa güzel olmaz mı? Bu bakımdan çarşı esnafını kızıyorum. Çarşı esnafı zamanında birlik beraberlik olsa idi çarşı bugün daha farklı olurdu. Bu veli nimetimizden daha güzel bir şekilde faydalanabilirdik. Bu bakımdan üzülüyorum. Esnaflarda da hata var. Bilinçsizce davranıyorlar. Hatta bazıları dükkanlarının altını kaçak bir şekilde kazarak genişletiyorlar. Sonra fark edilip kapatıldı o alanlar…
Sayın Cumhurbaşkanımız bir İstanbul sevdalısı ve Türkiye’deki birçok tarihi eseri restore ettiriyor ve oraya para harcıyor. Zamanında Menderes yanan koskoca çarşıyı iki sene içerisinde kendine getirdi. Bunları ben yaşadım. Yangın sabaha karşı çıkmıştı. Yukarıdaki çeşmenin orada bir yorgancıdan çıkmıştı. Dükkânlarımız tamamen yandı. Bir tek Cevahir ve Sandal Bedesteni ile aşağıdaki Kuyumcular Caddesi yanmamıştı. Devlet bize çok destek oldu ve başka yerde dükkân açmıştı. Sonra devlet çarşıyı düzenleyince tekrar buraya geldik. Fakat biz esnaflar olarak çarşıyı korumasını bilemedik. İnsan bindiği dalı keser mi? Biz zamanında bunu yaptık. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir tarihi iş merkezi var mı? Kapalıçarşı’da ne ararsan var. 4500 dükkânda ortalama 2 kişi çalışsa binlerce aile buradan geçiniyor. Biz biraz kendi aleyhimize işler yaptık. Kapalıçarşı’nın bir an önce ele alınması gerekiyor. Daha yaşanır hale getirmeleri ve devletin bunun üzerine eğilmesini gerekiyor. Devletimizden Kapalıçarşı’ya gereken değeri vermelerini istiyorum. Dünyayı dolaşsan bir tane daha böyle bir çarşı yok. Eşine benzer bir yer yok. Çarşıya daha fazla önem vereceksin. Turizm yatırımı ve reklamını yapacaksın. Reklam olmadan turizm olmaz. Bugün bu çarşı yabancıların elinde olsaydı çarşının imkânları daha gelişmiş daha farklı olurdu…”
FATİH KURTULMUŞ: KAPALIÇARŞININ FARKI HALA YAŞIYOR OLMASI…
Kapalıçarşı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş İstanbul’un gözbebeği olan tarihi mekanla ilgili şunları söyleyor: “Kapalıçarşı’nın dünya üzerindeki benzerlerinden farkı hâlâ yaşıyor olması. Benzerleri şu an müze konumunda. Kapalıçarşı’mızda ticaret, kültür ve sanat hayatı devam ediyor. Uzun yıllar da devam edecek. Sloganımız “içinden dünya geçiyor.” Hem ecdadımızdan miras kalan bir tarihi eser hem de yaşayan bir merkez. Kapalıçarşı; yapıldığı günden itibaren, hizmet verdiği ilk zamanlarda da ticaret hayatının merkezi olması yanı sıra, kültür ve sanat merkezi de olmuştur. Yönetim Kurulumuz göreve geldiğinden beri daha büyük organizasyonlara ev sahipliği yapmaktadır. Her sene olduğu gibi bu sene de İKSV konserleri olacaktı. Fakat bu seneki konser programı seçime denk geldiği için gerçekleşmiyor. Önümüzdeki yıllarda bu etkinlikler çoğalarak devam edecek. Kapalıçarşı’nın kapıları kültür ve sanata her zaman açık. Burada film çekimlerine uygun şartlar oluşturulduğu sürece müsaade ediliyor. Ancak bombalı, silahlı çatışmaların olduğu sahnelere izin vermiyoruz. En önemli unsurlardan biri de esnafımızın ticaret hayatının aksamaması. Kapalıçarşı yangın dahil her türlü afet için hazır. Olası bir deprem ve yangın sırasında alacağımız önlemler konusunda herhangi bir paniğe sebep olmadan içerisinin boşaltılması için AFAD kapsamlı bir kaçış planı hazırlıyor. 558 yaşında olan tarihi bir yerin bu gibi afetlerden minimum hasarla çıkması için yapılması gereken her şeyi yapıyoruz.”