KültürManşetSinemaSöyleşi

Suç, ceza ve adaletin film festivali

Suç ve Ceza Film Festivali adalet kavramını akademik ve pratik açıdan sorgulayan filmlerle karşımıza çıkıyor. Festivalin direktörü Prof. Dr. Bengi Semerci festivalin temasıyla ilgili olarak “Adalet tüm yaşamı içeren bir konudur. Sadece suç, kolluk, mahkeme ve cezadan oluşmaz. Kişinin yaşam alanlarının hepsini aynı oranda kaplar. Vicdan ve kişisel adaletle başlayan yaşam serüveninin sonunda da adalet vardır.” diyor.

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin bu yıl 9-16 Kasım tarihleri arasında sekizincisi gerçekleşiyor. Her yıl “adalet” temasında çekilen uzun ve kısa metrajlı filmler festivalde yarışıyor ve gösterimleri oluyor. Bu festivalin temel amacı suç, ceza ve adaletle ilgili sorunların sinema sanatındaki yansımasını kitlelere ulaştırmak. Ve bu sayede sorunları sinema ve akademik perspektiften tartışmak aynı zamanda hukuk, adalet ve insan hakları konusunda toplumsal bilinci geliştirmek. Bununla beraber sinema sanatı aracılığıyla hukuksal-toplumsal sorunlarda uluslararası ölçekte farkındalık, iletişim, dayanışma ve işbirliğini artırmak suretiyle, yerel ve evrensel planda hukukun üstünlüğü ve demokrasinin etkinleşmesine katkı sağlamak bu festivalin hedefleri arasında yer alıyor. Akademik programının her yıl değiştiği festivalde bu yılın konusu ise madde bağımlılığı. Bu anlamlı festivali direktörü Prof. Dr. Bengi Semerci ile konuştuk. Prof. Semerci, her yönüyle bağımsız bir festival yapmaya çalıştıklarını söylerken, adaletin tüm yaşamı içeren bir şey olduğunu sinemanın ise toplumun bir aynası olduğunu belirtiyor.

Festivali diğer festivallerden ayıran özellikler neler? Bu festival sinemayla ilgilenenlere ve seyirciye nasıl bir perspektif kazandırıyor?
Öncelikle tematik bir festival olması ve film festivali ile birlikte bir akademik programın sürdürülmesi bu festivali diğer festivallerden ayıran bir özellik. Film festivaline katılanlar filmleri izlemek ve film dünyası ile söyleşilere, panellere katılmanın yanı sıra adaletin o yıl seçilen alt temasında dünyanın her yerinden gelen hukuk, psikoloji, sosyoloji ve politika alanında önemli isimlerin verdiği bilgilere ulaşabiliyor ve tartışmalara katılabiliyor. Ayrıca sinemalarda oluşturulan film sonrası panellerle direkt olarak seyirciye adalet, toplum, sinema konularında söz hakkı tanıması fark oluşturan bir diğer nokta.

ADALET TÜM YAŞAMI İÇERİR

Neden adalet teması?

Prof. Dr. Bengi Semerci

Adalet temasının olmasının en önemli nedeni başlangıç noktasının İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi olması ve fikir babasının da Ceza Hukuku Profesörü Adem Sözüer olmasıdır. Ayrıca adalet tema olarak tüm yaşamı içeren bir konudur. Sadece suç, kolluk, mahkeme ve cezadan oluşmaz. Kişinin yaşam alanlarının hepsini aynı oranda kaplar. Vicdan ve kişisel adaletle başlayan yaşam serüveninin sonunda da adalet vardır. Bu nedenle ironik olarak festivalin ismi Suç ve Ceza Film Festivali olarak konmuştur.

Yurtdışında benzer temaya sahip festivaller var mı?
Adelet ve insan hakları temalı yerel ya da ülkelerin kendi içlerinde yaptıkları festivaller bulunuyor. Ancak birçoğu adaletin tek boyutunu seçerek ele alıyor. Ve yaptığımız araştırmalarsa bizim geniş boyutlu bir akademik programla ve uluslararası geniş katılımla yapılan tek festival olduğumuzu gösteriyor.

SPONSOR BULMAKTA ZORLANIYORUZ

Tematik festivallerin sürdürülebilirliği zordur. Siz bu devamlılığı nasıl sağlıyorsunuz?
Öncelikle tüm festivalleri sürdürmenin kolay olmadığını düşünüyorum. Çok uzun yıllardır devam eden festivallerin bile zorlandığı zamanlar olmakta. Tematik bir festivali sürdürmenin en büyük zorluğu sponsor bulma problemi. Herkes adalaet istediğini söylemekle ve adalet konusunda sürekli konuşmakla birlikte konu festival, destek, bir katkıda bulunmak hatta tartışmak olduğunda uzak durmakta. Dolayısıyla yurt dışı konuşmacı ve sanatçıları davet etmek, tüm oraganizasyonu yapmak ve gerçekten önemli filmleri gösterebilmek için maddi destek gerekiyor. Her yıl çok az sayıda insanın desteği hatta fedakârlığı ile festivali sürdürüyoruz. Her zaman söylediğim gibi festivalin bir kumbarası var. O kumbarayı dolduracak parası yok ama her yıl o kumbaraya dünyanın her yerinden eklenen adalet dostları var. Adalet dostları şimdilik sürdürmemizi sağlıyor.

Bir başka zorlukta temaya uygun, vizyona girmemiş, yeni ve iyi film bulmak. Bunun içinde 2-3 kişilik bir ekip festival için devleşerek tüm festivalleri, kaynakları tarıyor. Yıl içinde yüzlerce film izleyerek en iyilerine ulaşmaya çalışıyor. Sonuç olarak adalete ulaşmak gibi sürdürülebilirlikte fedakârlık istiyor.

BAĞIMLI OLAMAYIZ

Adalet kavramını sorgulayan bir festivalin tümüyle kişi ve kurumların etkisinden bağımsız olması gerekir. Bu bağlamda festivalinizin bağımsızlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Festivalimizin koşullar nedeniyle birçok eksiği olabilir. Ama bağımsızlığı tamdır. Sekizinci yıla geldik. Şimdiye değin çok sıkıntı çektiğimiz süreçlerde bile bağımsızlığını engelleyecek destekleri kabul etmedik. Danışma kurulunu her yıl değiştirdik. Her yıl dünya ve Türkiye’den farklı alanlarda festivalin bağımsızlığına saygı duyan kişilerden danışma kurulu oluşturduk. Bağımlı adalet olmayacağını bilmeden adalet temalı festival yapamazsınız.

Festivale sinemacıların ilgisi nasıl? Festivalinizden hareketle film projesi geliştiren, film çekenler oldu mu?
Sinemacıların ilgisi konusuna çok boyutlu bakmak gerekir. Öncelikle gönül desteği, jüri desteği gibi destekler konusunda hem Türk hem de yabancı sinema dünyasının her yıl artan bir desteği var. Film gösterimi ve katılımı anlamanda ise ilgi farklı. Yurt dışından hem bireysel hem de film şirketlerinin ilgisi her yıl arttı. Yurt dışından gönderilen film başvuruları iyi bir gösterge. Türkiye’de ise öncelikle adalet temalı ve yeni, vizyona girmemiş film bulmak zor. Çünkü az film çekiliyor bu anlamda. Onlarında ilgisinde daha küçük adımlarla olsa da artış var.

Kısa film ise başka bir alan. Başlarken amacımız genç kısa film yapanlara destek verebilmekti. Artık sadece festival için kısa film çeken gençler olduğunu görmek gurur verici ve heyecanlandırıcı. Bu yıl şu ana değin 1500 üstünde kısa film müracatı oldu. Başvuru süresi 3 Ağustosta bitecek. O zaman kadar artacağını biliyoruz.

SİNEMA TOPLUMUN AYNASIDIR

Festivale başvuran filmleri genel olarak nasıl yorumlarsınız? Bu filmler Türkiye’nin veya dünyanın siyasi atmosferinden besleniyor mu?
Kişisel olarak ben sinemanın toplumun bir aynası olduğuna inanıyorum. O nedenle filmlerin yapıldığı yörenin kültüründen, siyasi ortamından, insanından beslenmemesi mümkün değil. Her nekadar sinema hayal perdesi dense de, hayallerimizi de yaşadıklarımız oluşturur. Dolayısıyla filmler dünya ve Ülke gündeminden etkileniyor. Özellikle yabancı filmler dünya gündemine çok paralel gidiyor. Göç, yoksulluk, terör son yılların en popüler film konuları.

BERLİNALE VE CANNES FİLMLERİ FESTİVALDE

Bu yıl festivalde yenilikler veya sürprizler var mı?
Bu yıl festivalde geçen yıl başlattığımız yeniliğimizi biraz daha organize ederek sürdüreceğiz. Yönetmen, senarist, oyuncu katılımıyla düzenlediğimiz söyleşi ve tartışma programları olacak. İnteraktif olan bu toplantılar özellikle sinema ile ilgilenen gençler için eğitici, kendi fikirlerini tartışabilecekleri süreçler olacak.

Her yıl olduğu gibi en büyük süprizlerimiz seçtiğimiz filmler. 2017 ve 2018 yılına ait, Berlin, Cannes gibi festivallerden seçilen çok iyi bir seçkimiz var. Digital ulaşılamayacak, belki bir daha Türkiye’de izleme olanakları olmayacak çok özel filmler bunlar. Sinema tekniği açısından, yeni yaklaşımlar açısından eminim sinemaseverlere cazip gelecektir. Birçoğunun gösterim sonrası yönetmen ve oyuncuları ile de söyleşi olanağı olacağını eklemek gerek.

ADALETİ TAKİP EDİN

Sinemaseverlere neler söylemek istersiniz?
Festival filmlerinin her iki yakada gösterimleri olacak. Akademik program İstanbul Üniversitesi ana bina salonlarında ücretsiz katılıma açık. Sinemaseverlere, adalet için kafa yoranlara, özellikle toplumla, gelecekleriyle ilgilenen gençlere festivali yakından takip etmelerini öneririm. Her yıl birçok kişiden hatta sinemacılardan geri bildirim geliyor: “Çok güzelmiş, haberim olmadı kaçırdım” diyorlar. Bağımsız olmanın bedelleri var. Ama bu bedel çok özel film ve toplantıların izlenmemesi olmamalı. Habersiz olmanın tedavisi takip etmek. www.icapff.com ve instagram, facebook, twitter hesaplarından festival sürekli duyurulmaya çalışılıyor. Eğelenmek, eğlenirken öğrenmek, kendi için istediği adalete katkıda bulunmak isteyen herkesden tek beklentimiz var. Salonları doldurun. Adaleti ve festivali takipçisiz, destekcisiz bırakmayın. Malum hepimize gerekli.

Program için: www.icapff.com/tr

Etiketler

İlgili enformasyon

Bir yanıt yazın

Close

Adblock Detected

Reklam engelleyici devre dışı bırak