Hintli çağdaş sanatçı Sudarshan Shetty’nin dönüşüm kavramına dikkat çektiği Öz/çeviri-m (Self/trans-lation) adlı sergisi Akbank Sanat’ta açıldı. Shetty’e göre yaşamı büyük ölçekte düşünürsek; ürettiği her şey aslında yaşamın geride bıraktığı izler. Bu bir ayak izi de olabilir ya da tükenen bir şeyin ardında bıraktığı bir hatıra da: “Stüdyodan çıktığımda ürettiğim sanat hayatın bir parçası gibi oluyor. Yaşanan şeylerin arta kalanı gibi.”
Sudarshan Shetty’nin zamanın izini kültürlerin gerçeğinde aradığı sergi ‘Öz/çeviri-m (Self/trans-lation)’, iki farklı malzemenin kaynaşmasıyla iki farklı gerçeğin ve kültürün uzlaşma noktasını araştırıyor. Sanatçı sergide heykel, yerleştirme ve video eserler, dönüşümün kültürel gerçekliğini gündemine alıyor. Sudarshan Shetty’nin eserleri bu dönüşümün bir önceki durumundan uzaklaşan ve önceki durumu da içinde barındıran ama artık aynı olmayan bir gerçeklikle karşımıza çıkıyor. Akbank Sanat’ta açılan bu önemli serginin küratörlüğünü ise Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman üstlendi. 1961 yılında Hindistan’ın Mangalore şehrinde doğan Hintli çağdaş sanatçı Sudarshan Shetty, Mumbai’de yaşıyor ve çalışıyor. Sir J. J. School of Art’ta resim eğitimini tamamlayan, zaman içerisinde daha çok heykel, enstalasyon, video, ses ve performans alanlarına yönelen Shetty, ağırlıklı olarak içinde kaybolduğumuz nesneler dünyasının beraberinde getirdiği temel ontolojik zorlukları araştırıyor. Akbank Sanat’ta kendisiyle bir araya geldiğimiz Sudarshan Shetty sergiyi şöyle özetliyor: “Bu aslında 3-4 farklı serginin bir araya gelişi. Küratörü Hasan Bülent Kahraman ile birlikte örülen bir hikâye bu sergi. Bir çeşit arkaya, geriye bakmak gibi bir hikâyesi var. Geriye bakarken bir yandan da ileriye bakıp kendi çağdaş hayatlarımızı yorumlamak gibi bir tema söz konusu. Bu sergideki bütün eserler sadece tek bir fikrin etrafında dolaşmıyor. Başka bir sürü fikir var. Sergide yer alan farklı bir sürü eser kendi bakanın görüp kendi üzerine koyabileceği hikâyeler yaratmasını sağlıyor. Bu nedenle kimin hangi esere ya da objeye nasıl baktığı farklı yorumlar kazandırıyor.”
MUMBAİ’DE BİR FİKİR ARAMAMA GEREK KALMIYOR
Dönüşüm kavramından yola çıkarak bazı eserlerini kintsugi sanatına benzettiğimi söylediğim sanatçı bu durumu şöyle açıklıyor: “Aslındaki geçmişteki şeyi günümüze getirmek gibi bir amaç var. Ama bu bir kurmaca ve tiyatro sahnesi gibi. Olmayan şeyi günümüze taşıyoruz. Aslında bunlar bir hikâye yaratma biçimleri. Bu yüzden farklı farklı hikâyeler kurulabiliyor üstüne. Burada amaç aslında kendi içinde diğer dünya görüşlerini de barındırmak. Bu tiyatro izlemeye benzer. Onu izlerken herkes nasıl kendi deneyimiyle onu okuyor. İşte bu da öyle.” Mumbai’de yaşayan Sudarshan Shetty oranın çok farklı kültürlerin bir arada bulunduğu bir yer olduğunu söylüyor ve bunun da sanatına nasıl yansıdığını şöyle ifade ediyor: “Burada demokrat olma zorunluluğunuz var. Hayatın her sürecinde bir şeyler paylaşmak ve birbirinizi beslemek durumdasınız. Kaçınılmaz bir şekilde etkileniyorsunuz. Demokratik derken yani aslında herkes birbirinden beslendiği ve birbiriyle diyalog halinde olduğu için demokratik düzende yaşamak lazım. Mumbai çok kaotik bir yer. Bu nedenle benim bir fikir aramama gerek kalmıyor çünkü zaten fikir bana geliyor. Ve bende bu distopik durumun içinde bir çözüm üretmeliyim. Mumbai benim sanatımı bir portal gibi açıyor.”
DEĞER ALGISI ZAMANLA DEĞİŞİR
Nesneler gibi insanın da bir tamamlanma arayışı içinde olduğunu düşünen Shetty, “Öncelikle bir nesnenin değerini düşünelim. O değer ona nasıl biçiliyor? Ya da değer nedir? Mesela biz müzede bulunan bir sürü eserin değerini düşünün. Onlar bir bitpazarında da bulunabilirdi aslında. Ama o zaman değeri tamamen farklı olurdu. Örneğin bir müzedeki sanat eseri zaman ve mekân içerisinde vücut buluyor. Başka bir eser aynı zaman diliminde ve aynı müzede olsa bile onun değeri değişebiliyor. Çünkü bütün bunlar tamamen algıya ve zamana bağlı olarak değişiyor. Aynı zamanda sosyal değerler yapısına da bağlı. Bir şey bir kültürde değerli olabilir ama başka bir kültür de değildir. Bu noktada bir esere biçilen değer sosyal değer anlayışlarına göre de farklılık gösterir.” Türk sanatını takip ettiğini söyleyen Shetty özellikle Orhan Pamuk ve Yılmaz Güney’i sevdiğini hatta büyük ölçekte olmasa bile çalışmalarında bu iki ismin izler taşıdığını belirtiyor.
Sergi AKBANK SANAT’ta salı gününden cumartesi gününe 10:30 – 19:30 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.