29. Akbank Caz Festivali kapsamında İstanbul’a gelen müzik grubu Vaudou Game, müziklerinde voodoo kültürünü funk müzikle harmanlayarak karşımıza çıkıyor. Grubun yaptıkları müzikteki amaçları ise doğayı insanlara anlatmak ve doğaya teşekkür etmek…
29. Akbank Caz Festivali 17-27 Ekim tarihleri arasında gerçekleşti. “Şehrin Caz Hali” başlığıyla şekillenen festival için yerli ve yabancı birçok sanatçı İstanbul’da farklı mekânlarda konserler verdi. Uluslararası sanatçılar İstanbul’da misafirimiz oldu. İşte o sanatçılardan biri de Vaudou Game adlı müzik grubu. Grup geçtiğimiz günlerde Babylon’da şahane bir konser verdi. Konser sonrası kendileriyle bir araya geldiğimiz grup ile yaptıkları müzik ve hayatları üzerine konuştuk. Öncesinde onları biraz daha yakından tanıyalım. 70’lere davetiye tadındaki son albümleri Otodi’yi geçtiğimiz yıl yayımlayan Vaudou Game, voodoo kültürü ritüellerinden aldığı ilhamı, Afrobeat ritimleri, funk ve soul tınılarıyla benzersiz bir biçimde harmanlıyor. James Brown stili rengârenk, gizemli ve çarpıcı groove’lar, Afro-funk ruhunu kusursuzca yansıtıyor. Lyon çıkışlı Afro-Fransız gruba adını veren Afrika kökenli vaudou geleneğinin otantik yansımaları, grup lideri Peter Solo’nun vokal tekniğinde de yeni kapılar açıyor. Japonya’dan Güney Afrika’ya, Togo’dan Belçika’ya, İsveç’ten Kanada’ya, farklı destinasyonlarda kendi dinleyici kitlesini yaratmayı başaran Vaudou Game’nin sahneden taşan enerjisine kulak verin…
KÜLTÜR KÖKTÜR
Grup adına konuşan grubun solisti Peter Solo yaptıkları müziği ve grubun nasıl bir araya geldiğini şöyle anlatıyor: “Yaptığımız müziği voodoo funk olarak adlandırıyoruz. Yani, 70’li yılların funk müziği ile voodoo enerjisinin karşımı diyebiliriz. Biz voodoo funk çalıyoruz. Buna esas itibariyle, funk müzik diyebiliriz. Yani yaptığımız tek başına voodoo müziği çalmak değil. Bununla birlikte funk müziğini voodoo enerjisiyle harmanlıyoruz. Çünkü voodoo müziği, Togo ve Benin’de çalınan çok geleneksel bir müzik. Dolayısıyla bu kutsal şeyde; funk’un modern halini voodoo töreniyle birleştirdikten sonra ortaya çıkan müziği enerji ve trans hali olarak tanımlıyoruz. Yani, voodoo transını, son derece pozitif bir enerji olan voodoo enerjisini funk müzikle harmanlıyoruz. Öte yandan müzik grubumuz ülkemiz dışındaki insanların voodoo hakkındaki düşünceleri ve voodoo’yu kötü, karanlık bir şeymiş gibi yansıtmaları neticesinde bir araya geldi. Dolayısıyla, bu grubu bu konular hakkında konuşmak ve vooduoo’yu insanlara açıklamak maksadıyla kurduk. Aynı zamanda doğayı temsilen bir araya geldik. Bizler doğadan ve doğanın iyi ve manevi yönünden bahsediyoruz. Müzik, bizim yaşam biçimimiz. Müzik olmasaydı, bir araya gelemezdik, dolayısıyla temel temamız ‘herkes için müzik… Peter Solo caz müzik hakkındaki düşüncelerini ise şöyle anlatıyor: “Caz müzik iyi bir müziktir. Bilirsiniz, kendini ifade etmenin bir yoludur. Ben caz müzik çalmıyorum, ancak caz müzikten etkilendim. Bu müzik, size kendinizi ifade etme konusunda bir miktar özgürlük tanıyor. Dolayısıyla, caz müziği seviyorum. Ve bu müzikte kültür köktür. Bu açıdan, kültürü seviyorum. Kültür köktür.
HAYATIMIZI DOĞAYA BORÇLUYUZ
Peki, yaptıkları müzikle söylemek, anlatmak ve diğer insanlarla paylaşmak istedikleri şeyler nelerdi? Bunlar bir farkındalık çalışması veya sosyal bir mesaj barındırıyor muydu? Solo bu sorumu şöyle yanıtlıyor: “Mesajımız ve temel söylemimiz doğayı insanlara açıklamak. Biz dört unsurdan bahsediyoruz: Hava, su, toprak ve ateş. Biz, insanların üzerinde yürüdüğümüz bu toprağın bir ruha, bir ağza, bir buruna ve her şeye sahip olabileceğine nasıl inanabileceklerini anlatıyoruz. Yani aslında sadece doğaya inandığımızdan ve doğa ile konuştuğumuzdan bahsediyoruz. Yiyeceklerimizi, giysilerimizi bu doğadan elde ettiğimizi ve şifayı bu doğada bulduğumuzu biliyoruz. Bunu doğaya borçluyuz. Doğa bize her şeyi veriyor. Bizim ise, doğaya teşekkür etmek için ayıracak bir saniyemiz bile yok. İnsanlar, yediklerimizin, yiyeceklerimizin süpermarketten geldiğini sanıyorlar. Hayır, yediğimiz yiyecekler topraktan, doğadan geliyor. Dolayısıyla bizim asıl söylemimiz, doğadan bahsetmek ve bu doğayı gelecek nesil için korumaya çalışmak. Yani doğanın iyiliklerinden bahsetmek. Bugün insanlar doğanın iyiliklerini unutuyorlar. Herkes materyalizme geçiyor. Köklerimizi kaybediyoruz ve işte, Vaudou Game tam da içinde yaşadığımız bu güzel doğa konusunda insanları yeniden bir araya getirmekle ilgileniyor. Dördüncü albümlerinin hazırlığında olan Vaudou Game, Türkiye’de bulunmak hakkındaki düşüncelerini ise şöyle ifade ediyor: “Ben Türkiye halkına, dinleyicisine teşekkür etmek istiyorum, çünkü daha önce de Türkiye’ye gelmiştik. Çok, çok güzeldi. Biz bu güzel ülkeye, yani Türkiye’ye, yeniden geldiğimiz için son derece mutlu ve memnunuz. Şimdi İstanbul’dayız. Size çok teşekkür ederiz. Umarım tekrar görüşürüz.”