HaberKritikKültürManşet

Yaşamını performansa dönüştüren Marina Abramovic

Ocak 2020’de Sakıp Sabancı Müzesi’nde bir sergi açmaya hazırlanan dünyaca ünlü performans sanatçısı Marina Abramovic’in Belgrad’da açılan “The Cleaner” adlı son sergisini görmek amacıyla Sırbistan’a gittik. Ve fark ettik ki sanatçı için çok da kolay olmayan performansları, izleyici için de kolaylıkla sindirilebilir bir şey değilmiş…

Onun tuvali de bedeni, fırçası da. Ya da ortaya koyacağı bir ‘sanat eseri’ için de kullanacağı herhangi bir malzeme de yine kendisi. Tüm zamanların en önemli performans sanatçılarından, dünyaca ünlü Marina Abramovic’ten bahsediyorum. Sanat kariyerine 1970’lerin başında Belgrad’da başlayan 1946 Belgrad doğumlu sanatçı, performans sanatının öncülerinden oldu ve bu alanda üretilen en önemli erken dönem çalışmalardan bazılarına imza attı. Çalışmalarında kendi zihinsel ve bedensel sınırlarını zorlayan Abramović, duygusal ve ruhani dönüşüm için çıktığı sanatsal ve fiziksel yolculuklarında performansları sırasında yoğun acı, yorgunluk ve tehlikeye göğüs gerdi. Yeri geldi “Sanat güzel olmalı, sanatçı güzel olmalı” şeklinde sayıkladığı bir performansında saçlarını hunharca taradı. Yeri geldi durduğu yerde saatlerce çığlık attı. Başka bir performansında ise fonda Yugoslav marşının çaldığı; beyaz bir atın üzerinde, eline aldığı beyaz bir bayrakla dakikalarca kıpırdamadan durarak adeta bölgede yaşananlara ağıt yaktı. Yine 1997 Venedik Bienali’nde sergi alanının bodrum katında hayvan kemiklerini durmaksızın temizlediği ve doğduğu coğrafyanın yaşadığı zorluklar için bir ağıt niteliği taşıyan Balkan Baroque performansıyla Altın Aslan Ödülü’nü aldı. Tüm bunların dışında birçok performansına ziyaretçileri de dâhil etti. Bu tercihte en çok ses getiren performansı da Rhythm 0 adını verdiği, bedenini izleyicilerin kontrolüne bıraktığı çalışmasıydı. Bu performansında katılımcılara; saatler boyunca hiç kıpırdamadan duran Abramovic’e, bir masanın üzerindeki nesnelerle istediklerini yapabilecekleri ve tüm sorumluluğun kendisine ait olduğu söylenmişti. Sayısı 72’yi bulan nesneler arasında gül, makas, tüy, tabanca ve mermi gibi çeşitli şeyler bulunuyordu. Bu performansında sanatçının üstüne çizim yapıldı, öpüldü, yemek yedirildi, suyla ıslatıldı, soyuldu, kesildi, taciz edildi hatta başına silah doğrultuldu. Abramovic ise tüm bunlara sessiz kaldı. Bu duygusal iş Abramović’in inancını, konsantrasyonunu ve azmini test ederken normalde pasif olan sanat izleyicisinin saklı kalmış kindar doğasını ortaya çıkardı.

KENDİ TOPRAKLARINDAKİ SON SERGİSİ

Her performansı mutlaka derin bir düşünce sürecinin veya bir manifestonun ürünüydü. Öyle ki 1970’li yılların ortasında bir televizyon programına katılmak üzere davet edildiği Amsterdam’da tanıştığı Ulay adıyla bilinen Alman sanatçı Uwe Laysiepen ile başlayan kişisel ve sanatsal ilişkisini sonlandırması da çok ses getiren bir performansa dönüşmüştü. Çift 1988 yılında Çin Seddi’nin iki ucundan 90 gün boyunca birbirine doğru yürümüş, buluştuklarında ise ayrı yönlere giderek hem profesyonel hem de kişisel beraberliklerini sonlandırmışlardı. Ve bunun gibi birçok etkileyici performansın sahibi, Marina Abramovic 31 Ocak 2020’de Akbank’ın desteğiyle Sabancı Üniversitesi, Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılacak olan sergisi için İstanbul’a gelecek. Biz de kendi topraklarında açtığı son sergisi olma özelliğini taşıyan “The Cleaner” adlı sergisi için Sırbistan’a, Belgrad Çağdaş Sanat Müzesi’ne gittik. Abramovic’in ilk büyük Avrupa retrospektif sergisi olarak tanımlanan sergi, sanatçının elli yıllık kariyerini, 1960’ların başından kronolojik bir sırayla ziyaretçilerine sunuyor. İzleyicilerin dahi kolaylıkla idrak edemeyeceği ve sindiremeyeceği performanslarını gözler önüne seren sergi; resimler, çizimler, nesneler, fotoğraflar, ses eserleri, video, filmler, senografi ve arşiv malzemeleri dâhil olmak üzere 120’den fazla eserle ziyaretçilerine adeta bir Marina Abramovic retrospektifi sunuyor. Aynı zamanda sanatçının dünyaca ünlü performanslarını da izleyenlere hem görüntüler eşliğinde hem de sergi mekânında hazır bulunan sanatçıların canlandırmasıyla sunuyor.

ABRAMOVİC İSTANBUL’DA NE YAPACAK?

31 Ocak – 26 Nisan 2020 tarihleri arasında Sakıp Sabancı Müzesi’nde sanatseverlerle buluşacak proje; Marina Abramović’in retrospektif niteliği taşıyan Türkiye’deki ilk büyük ölçekli sergisi. Bu sergi, Türkiye’den ve dünyadan performans sanatçılarıyla beraber geliştirilen canlı performanslar ve ziyaretçilerin katılımıyla tamamlanan Marina Abramović’in metodunun deneyimlenmesinden oluşacak. SSM ve MAI (Marina Abramovic Institue) ortaklığında geliştirilen, Türkiye’de performans sanatının tarihini ziyaretçi için ulaşılabilir ve anlamlı kılmanın yanında performans sanatçılarını destekleme misyonu odağında şekillenen projede, Marina Abramović’in performanslarının video ve fotoğraf dokümantasyonunun yanında, sergi için geliştirilen performanslar da canlı olarak SSM galerilerinde yer alacak.

1970’lerden itibaren yaygınlık kazanan bir sanat biçimi olan; objesiz, geçici ve ana bağlı sosyal bir süreç olarak bugün çok disiplinli bir biçimde icra edilen performans sanatının Türkiye’deki sanatseverler tarafından daha yakından tanınmasını ve tecrübe edilmesini amaçlayan proje üç bölüme ayrılıyor. Serginin ilk bölümü Marina Abramović’in yaklaşık elli sene boyunca ürettiği ikonik performansların video ve fotoğraf belgeleriyle sanatçının çığır açan kariyerine ışık tutacak. Türkiye’den ve dünyadan performans sanatçılarının pratiklerinin sunulacağı bölümde ise, müzenin ziyarete açık olduğu her gün, günde sekiz saat orijinal uzun süreli performanslar canlı olarak gerçekleştirilecek. Marina Abramović sergisi, sanatçının eğitmenlik kariyeri boyunca sanatçılar için geliştirerek herkese sunduğu felsefe ve tekniklerle ziyaretçilerin bizzat katılımıyla farklı tecrübeler yaşadığı “Metod” bölümüyle son bulacak. Abramović Metodu, insanları geniş çaplı, ortak katılımlı bir tecrübede bir araya getirerek kendileriyle ve birbirleriyle bağ kurmaya davet eden bir aktivite. Metod, özfarkındalığa ve keşiflere dair bir alan yaratır; egzersizler ile halkı fiziksel ve ruhsal hassasiyet, açıklık ve sükunetle buluşturacak.

BALKAN TOPRAKLARINA GERİ DÖNÜŞÜ SİMGELİYOR

31 Ocak 2020’den itibaren üç ay boyunca saat 12:00 – 20:00 arasında SSM’de ziyaret edilebilecek sergi kapsamında aynı dönemde Akbank Sanat’ta ise Marina Abramović Institute’un dökümantasyon sergileri yer alacak. Performans sanatının tarihinden yola çıkarak bugününü şekillendiren mirasın keşfedilmesine olanak sağlayacak sergilerde, Abramović ve Türkiye’den performans sanatçılarının çalışmaları tarihsel bir bağlam içinde ele alınacak. Dökümantasyon sergiler, bu disipline aşina olmayan ve bir bütünlük içerisinde görmek isteyecek ziyaretçilere performans sanatını tanıtırken bir yandan da bu alan üzerine devam eden yerel diyaloğa katkıda bulunacak. Marina Abramović’in İstanbul projesi; sanatçının Belgrad’da açılan ve halen devam eden “The Cleaner” adlı sergisiyle beraber doğduğu Balkan topraklarına dönüşünü de temsil ediyor.

Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer sergiyle ilgili, “Sanatseverler alışılagelmiş bir serginin çok ötesini görecek, deneyimleyecek. Bu dev proje; sergi süresince her gün çoğunluğu Türk sanatçıların gerçekleştireceği canlı performanslardan, tabii ki Marina’nın 50 yıllık sanat hayatına ışık tutacak retrospektif sergisinden ve dünya performans sanatı literatürüne “Abramović Metod”u olarak giren ve ziyaretçilerin bire bir katılımıyla gerçekleşecek deneyimlerden oluşacak. İlk kez bir serginin başyapıtı ziyaretçiler olacak.” derken Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ise heyecanlarını şöyle dile getiriyor: “Ülkemizde çağdaş sanatın gelişimine destek vermek üzere üstlenmiş olduğumuz misyonu sürdürüyor, Sakıp Sabancı Müzesi ile her iki yılda bir büyük bir sergi ve önemli bir sanatçıyı sanatseverlerle buluşturmaya devam ediyoruz. Marina Abramović sergisinin performans sanatına önemli bir alan açacağını düşünüyor, izleyenlere yeni deneyimler yaşatacağına inanıyoruz.”

Etiketler

İlgili enformasyon

Bir yanıt yazın

Close

Adblock Detected

Reklam engelleyici devre dışı bırak