HaberKültürManşet
Yaşayan edebiyatla yüz yüze konuştular
Türk Edebiyatı’nın yaşayan elli şair ve yazarının kendini, edebiyatını ve hayata bakışını anlattığı “Yüz Yüze Konuşmalar: Yaşayan Edebiyat” adlı çalışma tamamlandı. Elli uzmanın konuşturduğu, elli edebiyatçının da konuştuğu ve edebiyat dünyasında bir ilk olan çalışmada yaşayan edebiyatçılarımızın derinliği kayda alındı. Ortaya ise zengin kaynak niteliğinde yazılı ve görsel bir belge çalışma çıktı.
TÜRKİYE’DE BİR İLK
Gecede konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Ömer Arısoy genç nesillere edebiyatımızın birikimini aktarmanın önemine değinerek çalışmada yer alan edebiyatçılara ve bu çalışmaların ortaya çıkmasında emeği geçenlere teşekkür etti. Proje Yayın Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alaattin Karaca ise bir buçuk yıllık uzun bir çalışmanın ve geniş bir kadronun emeğinin ürünü olan projenin önemini vurgularken çalışmanın devamının yapılması gerektiğinin altını çizdi. Telif Hakları Derneği Başkanı Cafer Vayni ise derneğin hedefinin bu çalışmayı sanatın diğer dallarına da yaygınlaştırmak olduğunu belirtti.
Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan bu çalışmada şu usta edebiyatçılar yer aldı: Adnan Özyalçıner, Ferit Edgü, Doğan Hızlan, Rasim Özdenören, Gürsel Aytaç, Ataol Behramoğlu, Süreyya Berfe, Sevinç Çokum, İnci Aral, Necati Mert, Mehmet Ragıp Karcı, Selim İleri, İbrahim Yıldırım, Cemil Kavukçu, Ali Haydar Haksal, Abdullah Uçman, Oğuz Demiralp, Abdülkadir Budak, Turan Koç, Enis Batur, Hüseyin Su, Tuğrul Tanyol, Ali Günvar, Şükrü Erbaş, Arif Ay, Veysel Çolak, Buket Uzuner, Semih Gümüş, Alim Karaman, Haydar Ergülen, Adnan Özer, Mario Levi, Ömer Lekesiz, Yıldız Ramazanoğlu, Ali Ural, Cihan Aktaş, Gürsel Korat, Necip Tosun, İhsan Deniz, Kayahan Özgül, Osman Konuk, Cemal Şakar, Fatma Barbarosoğlu, Sadık Yalsızuçanlar, Hüseyin Atlansoy, Ethem Baran, Leyla İpekçi, Sibel Eraslan, Mehmet Can Doğan, Nuri Pakdil.
NASIL YAŞADILAR, NASIL YAZDILAR?
Bu çok önemli bilgiler içeren projenin yayın kurulu, Hüseyin Su, Şaban Sağlık ve Alaattin Karaca’dan oluşuyor. Editör Abdürrahim Karadeniz’in denetiminde profesyonel kadrolarla yapılan proje çalışması hem yazılı olarak hem de görsel olarak kayda alındı. Bir başka deyişle, elli edebiyatçı konuşturdu, elli edebiyatçı da konuştu. Söyleşilerde, edebiyatçılarımızın şimdiye değin pek bilinmeyen düşünme ve yaşama, kurma ve anlatma, sanat ve edebiyat yönleri bir araya getiriliyor. Elli edebiyatçı, yine sanat dünyasından gelen elli sanatçıya; nasıl bir kültür ikliminden geldiklerinden, nasıl bir hayat sürdüklerine, ne hissederek yazdıklarından, onlara yol gösterenlerin olup olmadığına kadar birçok konuyu anlattı. 25 Temmuz Çarşamba günü Beyoğlu, Grand Pera Emek Sahnesi’ndeki tanıtım gecesinde edebiyatçılarımız tek tek sahneye çağrıldı. Edebiyatçılarımız duygularını paylaşırken salondaki edebiyatseverler bir edebiyat şöleni yaşadı.
USTA EDEBİYATÇILAR NELER SÖYLEDİ?
İNCİ ARAL: Bu heyecan verici bir proje. Büyük bir istekle katıldım. Çünkü hiçbir kısıtlama hiçbir ayrım yoktu. İmkânlar ölçüsünde 50 edebiyatçı düşünülmüştü. Bu proje aynı zamanda Kültür Bakanlığı’na da bir borcumu ödememe vesile oldu. Çünkü benim yurtdışında basılan birçok kitabıma Bakanlık proje desteği vermişti. Hatta yurtdışında korsan basılmış kitabım hakkında da beni uyarmışlardı. Yani çok dikkatli olan bakanlık beni borçlu çıkarmıştı. Öte yandan söyleşinin boyutu da son derece özgürdü. 25-30 sayfalık bir soru-cevap metni hazırladım. Bu tür projelerin devam etmesi ve devletin kültüre-sanata sahip çıkması bundan sonra da en büyük dileğim.
ABDÜLKADİR BUDAK: İlk şiirini 18’inde yayınlamış, bugün 66 yaşına basmış biri olarak, Türk Şiiri’nin bahçesinde kendiyle ilgili ve toplumu taşıyan şiirler olsun istedim. Bir çiçek açsın istedim. Şair veya yazar olmanın dışında her şeyden önce insanız. İnsanın her yaşta iltifata ve yaptığının değerlendirildiğini görmeye ihtiyacı var. Ben bu akşam bu ihtiyacı yaşarken değerlendirilmek için yola çıkmış arkadaşlara ve dostlara teşekkür ederek çocuklar gibi sevindiğimi belirtmek isterim, sevgiyle kalın.
ALİ GÜNVAR: Bu güzel çalışmanın yapımında emeği gecen bütün dostlara çok teşekkür ediyorum. Şiir benim için hep bir eğitim alanı oldu. Yanlış anlaşılmasın birilerini değil kendimi eğitmek için bir alan oldu. Beni şiir eğitti ve bugüne kadar getirdi. Edebiyat zaten bir edeptir. Edeple yasayıp edeple göçmek istedim. Taltif edilmekten dolayı mutluyum, herkese çok teşekkür ediyorum.
ŞÜKRÜ ERBAŞ: Proje benim tanık olduklarım içerisinde bu kadroyla bir ilk. Ülkenin geleceği bu toplamda yatıyor bana göre. Hem kültürel anlamda hem de siyasi anlamda bu topluluğun hayata geçmesi gerekiyor. İlk adımı da budur. Proje için teklif geldiğinde şunu dedim: “Hiçbir sözcüğüme dokunulmayacak ama.” Gerçekten hiçbir sözcüğüme dokunulmadı. Bunun devamı müzik, resim, tiyatro, heykel gibi sanatın diğer alanlarındaki isimlerin bir araya getirilmesiyle devam etmeli.
ABDULLAH UÇMAN: Projeyi hazırlayanlara çok teşekkür ediyorum. Kültür Bakanlığı desteğiyle gerçekleşen bu proje yaşayan edebiyatçıları hatırlama ve onları gündeme getirme ve ölmeden önce de değerinin bilinmesi açısından çok önemliydi. Fakat özellikle İstanbul’daki bazı belediyeler kültür faaliyetlerinde maalesef bakanlığın çok çok önünde gidiyor. Bu açıdan bakanlığın çok daha etkin faaliyetler yapması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bir de şu an içinde bulunduğumuz 2018 yılı I. Dünya Savaşı’nın sona erdiği bir yıl. Fakat bakanlığın bununla ilgili herhangi bir faaliyeti olmadı. Yine Türk Edebiyatı açısından da çok önemli bir yıl. Samipaşazade Sezai’nin Sergüzeşt adlı romanın yayınlanmasının üzerinden 130 yıl geçti. Bunları da yeni nesile aktarma ve tanıtma görevi yine bakanlık tarafından yapılması gerektiği kanaatindeyim. Pek tabii bu projeye dâhil edilemeyen edebiyatçılar da var. Benim beklentim bu projenin devamında edilemeyen isimlerin de yer alması.
ÖMER LEKESİZ: Edebiyatçılık aynı zamanda bir dostluk biçimidir. Bize böyle öğretildi. Böyle devam ediyoruz. Ve bu yolculukta hepsini yakından tanıdığım kıymetli arkadaşlarım projeyi olgunlaştırdılar ve bizleri davet ettiler. Ben onların olgunlaştırdıkları ve yolculuğa başlattıkları bir harekette dışarda kalamazdım. Çünkü bu bir dostluk yürüyüşüydü, öyle algıladım. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
YILDIZ RAMAZANOĞLU: Aslında bu çok değerli bir gün ve emeği geçen herkese başta Kültür Bakanlığı olmak üzere teşekkür etmek ve takdirlerimi arz etmek istiyorum. Edebiyat işlevi aslında ideolojilerin bayrağını dalgalandırmak, bazı insanları temize çıkarmak, bazılarını mahkûm etmek ya da başöğretmenlik yapmak değil. Kendi edebiyatımdan yola çıkacak olursam edebiyatın aslında temel işlevi toplumların, nesnelerin, olayların içine kalp yerleştirmek ve kalp atışını dinlemek… Burada kalp atışlarını daha da canlı bir şekilde dinliyorum ve bu kadar edebiyatçıyla bir arada olmak gerçekten muhteşem.
GÜRSEL KORAT: Dilin işçisi, kültürün işçisiyim. Ama iktidarın işçisi değilim. İktidar ile kültür arasında kurulmuş her türlü ilişkiyi reddetmek isterim. Kültür iktidarını kabul etmiyorum. Kültür ayrı iktidar ayrıdır. Sanatçı gerçek anlamda özgürlüğün işçisidir, bundan başka bir hakikat yoktur.