“Müzik benim oluş biçimim. Ben melodilerle hissediyor, şiirimsi sözlerle düşünüyorum. İçinde bulunduğum her anın arka planında çalan bir fon müziği var. Şarkı söylerken bedenimden çıkan sesler aracılığıyla bu dünyaya bir ağaç misali köklerimi salıyorum sanki ama bir yandan da bulutumsu bir ruhanilikle gökyüzünü aşıyor, ilahi olanla bağlantı kuruyorum gibi. Çok acayip bir şey. Her şarkıda olmuyor tabii. Ama olduğu zaman da çok büyülü, başka hiçbir şeye benzemiyor.”
Onu ilk defa Sertab Erener’i dinlemek için gittiğim bir konserde dinleme imkânım oldu. Enerjisi ve sesiyle adını bildiğimiz ‘ünlü’ şarkıcılara taş çıkarır nitelikteydi performansı. Yıllardır Erener’in vokalistliğini yapan başarılı müzisyen Zeynep Doruk’tan bahsediyorum. Kendisiyle bir araya geldik ve çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Önce onu biraz daha yakından tanıyalım: “Aile bağları benim için çok önemli ve değerli. Beni el üstünde tutan, önceliği ben olan ve her daim yanımda olan bir ailem var. Bu bana hayatta her zaman güç vermiştir. Özellikle annemin hakkını asla ödeyemem. Kalabalık bir aileydik ancak dayılarımı, anneannemi, babaannemi, dedemi ve halamı kaybettikten sonra çok eksildik. Annem babam haricinde bir tek Okşan Halam ve İlhan Eniştem hala hayattadır ve benim için çok kıymetlidirler, Allah onlara uzun ömürler versin. Kuzenlerim var, kimisi Amerika’da kimisi Kanada’da yaşıyor. Keşke daha sık görüşebilsek… O kadar mesafe araya girince ister istemez kopuyoruz tabii. Annem ve babam 38 senedir evliler, her gün mutlaka en az 2-3 kere telefonlaşırız. Aile bağlarına bu kadar önem vermeme rağmen maddi manevi bağımsızlığıma da çok düşkünüm mesela. Hiç evlenmedim, pek de niyetim yok açıkçası. İki kedim var ve onlarla mutlu mesut yaşıyorum.”
İLK KONSERİMİ 2.5 YAŞINDA VERMİŞİM
Müzik hayatınıza ne zaman ve nasıl dâhil oldu?
Annemin söylediğine göre ilk “konserimi” 2.5 yaşında vermişim. Kalabalık görünce gidip süslenip, onlara ezberlediğim şarkıları söylermişim. Esir alırmışım onları. Yani aslında bu galiba doğuştan gelen bir şey, müzik benim oluş biçimim. Başka bir meslek seçemez miydim, tabii ki seçebilirdim. Şanslıydım. İmkanlarımız vardı. Başarılarla dolu bir tahsil hayatım oldu. Hep takdir alırdım. Dillere ilgim ve yatkınlığım var. Üniversiteyi burslu okudum ve yüksek onurla mezun oldum. Ama işte, müzikte yakaladığım o derin hazzı hiçbir yerde bulamadım. Hiçbir zaman şarkı söylerkenki kadar Kaynak’a yakın olmadım. Bunu mesleğe dönüştürmek duygusal bir seçim miydi? Evet. Akıllıca bir karar mıydı? Hayır. Ama hayat, gerçekten sevmediğimiz bir mesleğe emek vermek için bence çok kısa.
Müzik ve şarkı söylemek sizin için ne anlam ifade ediyor?
Müzik benim oluş biçimim. Ben melodilerle hissediyor, şiirimsi sözlerle düşünüyorum. İçinde bulunduğum her anın arka planında çalan bir fon müziği var. Şarkı söylerken bedenimden çıkan sesler aracılığıyla bu dünyaya bir ağaç misali köklerimi salıyorum sanki ama bir yandan da bulutumsu bir ruhanilikle gökyüzünü aşıyor, ilahi olanla bağlantı kuruyorum gibi. Çok acayip bir şey. Her şarkıda olmuyor tabii. Ama olduğu zaman da çok büyülü, başka hiçbir şeye benzemiyor.
Daha önce kimlerin vokalistliğini yaptınız?
İlk vokalistlik deneyimim Ajda Pekkan’la oldu. Yaklaşık bir sene çalıştık. (Ondan önce de İstanbul Gelişim Orkestrası’nın 4 sene solistliğini yapmıştım) Daha sonra 5 sene Yalın’la çalıştım. 2010’dan beri de Sertab’a vokal yapıyorum. Özel projelerde de yer aldım vokalist olarak. Başka sanatçılardan da teklifler geldi ama ben biraz fazla seçiciyim zannedersem. İçime sinmeyen hiçbir projede yer almadım. Para pul hiçbir zaman önceliğim olmadı. Zaman zaman çok ihtiyacım olduğu da oldu açıkçası, hayat bu, ama sessizce ve sabırla o dönemi tek başıma atlatmaya çalıştım. Bence yaptığınız şeyler kadar yapmamayı seçtikleriniz de önemli. Ruhunu, bedenini, yeteneğini, benliğini ne uğruna olursa olsun satmamak her zaman benim önceliğim oldu.
PANDEMİDE HERKESİN GERÇEK YÜZÜ ORTAYA ÇIKTI
Solo çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Şarkılar yazmaya devam ediyorum, dertler hiç bitmiyor ki söyleyeceklerimiz tükensin… İnsan bazen bunalıyor, yoruluyor, kariyer dediğiniz şey uzun bir yol ve yol arkadaşlarınızın ya da dinleyicilerin ilgisizliği, umursamazlığı veya yıllar içinde biriken kırgınlıklar kabuğunuza çekilmenize neden olabiliyor. Ne kadar yetenekli olursanız olun, mesele aslında sürdürebilirlik ve ne olursa olsun savaşmaya devam etmek. Müzisyenler zaten duygusal insanlar… İyi kötü her şeyden etkileniyorlar… Empati duyguları da yüksek genelde. Yani kırılıp vazgeçmeleri o kadar olası ki… Pandemi tabii ki bizim sektörü çok etkiledi. Aslında ne kadar yalnız bir sektör olduğumuz tokat gibi çarpıldı suratımıza. Müzisyenlerin de solistlerin de organizatörlerin de menajerlerin de prodüktörlerin de gerçek yüzü bu krizde ortaya çıktı bence. Yeni işlerden ziyade işlerin yeni versiyonları çıktı, çıkıyor önümüze. Bir şekilde dinleyiciyle, seyirciyle buluşmamız gerekiyor. Arayış devam ediyor. Bakalım neler olacak, inanın ben de büyük merak içindeyim.
ÖNCELİKLİ HEDEFİM KALICI ŞARKILAR BIRAKABİLMEK
Gelecek kariyer hedefiniz, kaygınız nedir? Ne yapmak istiyorsunuz?
Benim öncelikli hedefim kalıcı şarkılar bırakabilmek… Sözüyle, müziğiyle, aranjmanıyla gelecek nesillere da taşacak, kalbe dokunacak, hayatlarına eşlik edecek şarkılar yaratabilmek, yaratamıyorsam yaratan insanları bulabilmek, onlarla çalışabilmek, o şarkıları en iyi şekilde seslendirmek. Derdim bu. Ölümlü dünya… Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Bakın bir pandemi çıktı hayatlarımız durdu; bırakın plan program yapmayı, dışarı çıkamaz hale geldik. Bilimkurgu filmi gibi oldu hayatlarımız. Kaygılanmanın kimseye bir yararı yok. Hayat önümüze ne çıkarırsa çıkarsın yaşamaya devam etmek zorundayız. Kişiliğimizden, benliğimizden ödün vermeden yeni gerçekliklere adapte olmak mecburiyetindeyiz. Umudumu ve içimdeki gücü yitirmemeyi umuyorum. Sağlıklı kalıp devam edebildiğim yere kadar üretmeye, şarkılar söylemeye devam etmeyi diliyorum. Sevdiklerim ve ailem de yanımda olursa başka bir şey istemem. Öte yandan Kısa süre önce bir YouTube kanalı açtım. Konserlerin sahne arkası, canlı performanslar ilginizi çekiyorsa ve benden daha fazla içerik görmek istiyorsanız abone olarak destek olmanızı rica edeceğim.
İÇİMDEN AKAN RİTİMLERLE YOLCULUĞUMA DEVAM EDECEĞİM
Müzikte yakalamak istediğiniz tarzı nasıl özetlersiniz?
İnsanların tarzları zaman içinde değişebilir aslında. İçinizde bir şeyler değiştikçe, kırılıp şekillendikçe, ister istemez müzik tarzınız da değişir. Hep aynı tarzda ilerlemeyi de tercih edebilir insan, kendi güncellendikçe dışarı yansıttıklarını veya ürettiklerini güncellemeyi de… Açıkçası önceden düşünülmüş, planlanmış, bir kalıba oturtulmuş müziklerdense içimden akan ritimler ve sözler eşliğinde yolculuğuma devam etmeyi tercih ederim. Yani hayatla birlikte akarken ben nasıl birine dönüşeceğim, neler hissedeceğim, nelere kafa yoracağım, nelere canım daha çok sıkılacak inanın ben de bilmiyorum. Mesela kitap okurken hep hoşuma giden satırların altını çizerim ben. Bir kitabı 2009’da okurken bir yerlerin altını çizmişim, 2013’te tekrar okuduğumda başka yerlerin altını çizmişim. Farklı şeyler dikkatimi çekmiş. Aynı kitaptan farklı şeylere takılmışım. Çünkü aynı nehirde iki kere yıkanılmaz. Bakalım benim nehrim beni nerelere götürecek… Şarkılarımdan anlarsınız.
SERTAB’IN VOKALİSTE İHTİYACI YOK
Sertab Erener ile olan iş birliğinizden bahseder misiniz?
Sertab’la 30 Haziran 2010’dan beri sahnedeyim. 10 yılı doldurmuşuz. Hayatımdaki en uzun beraberlik. Mutsuz olsaydım ya da o mutsuz olsaydı bu süremezdi zaten. Sertab’ın vokaliste ihtiyacı yok aslında, benden önce de bir 4-5 sene vokalisti yokmuş. O kadar iyi bir şarkıcı ki, o kadar güzel bir sesi var ki, o kadar iyi bir teknikle söylüyor ki benim yaptığım ikinci ses sadece bir renk katabilir aslında şarkılara. O yüzden yaptığım şeyi en mükemmel haliyle sunmaya çalışıyorum hep. Sahnede bütün ekiple bambaşka, çok özel bir sinerji oluşturduğumuzu düşünüyorum. Hepsini çok ama çok seviyorum. Herkese sürekli sarılasım var. Gerçekten çok büyük bir keyif onunla ve o ekiple beraber aynı sahnede olmak, beraber danslar etmek, bir ağızdan göz göze şarkılar söylemek… Paha biçilemez yani.