TRT Belgesel ekranlarında yayınlanmaya başlayan Bakalım İşe Yarayacak mı? programı hem bilgiyi hem de atraksiyonu izleyiciyle buluşturuyor. Serkan Bıçakcı ve Kâmil Güler, uygulamalı bir bilim belgeseli olarak tanımlanabilecek bu programı herkesin anlayabileceği bir dille sunuyor.
TRT Belgesel kanalında yayınlanmaya başlayan Bakalım İşe Yarayacak mı? adlı belgesel özgün aynı zamanda tehlikeli formatı ile Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor. Program içerisinde öğretici ve eğlenceli unsurlar barındırırken maceralı, tehlikeli, yüksek derecede hayati risk içeren testler de içeriyor. Bu testler günlük hayatta karşılaşacağımız basit sorunlar da olabilir, çooook merak ettiğimiz “acaba nasıl olur?” diye düşündüğümüz şeyler de. Bu sorunlar çok tehlikeli olunca testler de bir o kadar riskli olabiliyor. Bunun sonucunda da 50 dakika boyunca izleyeni ekrana kilitleyen seyir zevki yüksek bir program çıkıyor.
Bakalım İşe Yarayacak mı? belgeselinin bazı bölümleri gerek içeriği gerekse prodüksiyonuyla sadece Türkiye’de değil dünyada da ilk ve tek olma özelliği taşıyor. Programı sunucuları Serkan Bıçakcı ve Kâmil Güler ile hem ekrana yansıyan görüntüleri hem de kamera arkası maceralarını konuştuk. Öğrendik ki ekrana yansıyan risk ve tehlikeler kamera arkasında yaşananların sadece bir kısmı… Serkan Bıçakcı bu belgeseli proje olarak düşündüğünde yanına partner olarak birini ararken yolları Kâmil Güler ile kesişmiş. Güler bu süreci şöyle anlatıyor: “Teklifi aldığımda resmen ‘büyüklere oyuncak’ dedim. Böyle şeyleri çok seviyorum. Sunuculuk da çok güzel çünkü oynamadan yapılacak bir şey. Kendin olmak zorundasın. Ben elektrik, elektronik okudum ve böyle şeylere ilgim hep vardı. Bir sorunu çözmeye yönelik bir alternatif geliştirmek hep yaşamımın merkezinde olan bir durumdu.” Ayrıca yönetmen koltuğunda Hayal Aslan’ın oturduğu programda Bıçakcı ve Güler’e sunucu olarak Tarık Fevzi Cankaya ve Rıdvan Uludaşdemir eşlik ediyor.
TİPİK BİR ATRAKSİYON PROGRAMI DEĞİL
Programın ilk 10 bölümü geniş bir süre zarfı içinde çekilmiş. İlk 3 bölümü TRT Belgesel’de yayınlandı bile. Hafta içi tekrar bölümleri pazar günleri ise yeni bölümleri ekrana geliyor. Programın sunucusu, fikir babası ve yapımcısı olan Serkan Bıçakcı belgeselin içeriğini şöyle özetliyor: “Ortada bir sorun var ve bu gündelik hayatımızdaki bir sorun da olabilir, çok ekstrem başka bir sorun da. Aklımızda ise bu sorunları çözebileceğini düşündüğümüz fikirler var. Bunları deniyoruz, ‘Bakalım işe yarayacak mı?’ diyerek.” Serkan Bıçakcı programın sadece keyfe keder bir belgesel olmadığını oldukça öğretici bir yanının da bulunduğunu şu örnekle ifade ediyor: “Merak evet ama biz sadece 150 km hızda giden bir aracın el freni çekildiğinde nasıl takla atacağını göstermiyoruz. El freni çekildiğinde takla atmaması için ne yapılması gerektiğini sunuyoruz. Bu yönüyle diğer uluslararası programlardan ayrılıyor. Programın diğer sunucusu, ekranlardan tanıdığımız başarılı oyuncu Kâmil Güler ise aynı zamanda merakları gideren bir program yaptıklarını söylüyor. İkili programlarını şöyle özetliyor: “Biz uygulamalı bir bilim belgeseli yapıyoruz aslında. Bunu eğlenceli ve izlenebilir bir hale getirerek seyirciye sunuyoruz. Bilimselliği de insanların anlayabileceği bir düzeyde kullanıyoruz. Ayrıca çok fazla iş teklifi de alıyoruz. Bizi izleyen yaratıcı insanlar bizimle çalışmak ve ürettikleri şeyleri bize göstermek istiyorlar. Bu konuda çok açığız. Biz her şeyi biliriz diye bir iddiamız yok. Akıl akıldan üstündür.”
SADECE SORMUYOR CEVAP ÜRETİYORUZ
Programda yeri geliyor “Hangi yakıt daha güvenli benzin mi LPG mi? Hangisi daha tehlikeli?” sorusuna yanıt aranıyor. Yeri geliyor, deprem, yangın, çığ düşmesi gibi olaylar gerçek ölçekte test ediliyor ve insanların bu olayların her türlüsüne karşı nasıl önlem alması gerektiği ya da bu olaylardan sonra hayatta kalmak için ne yapması gerektiği açığa kavuşturuluyor. Programda yapılan her şeyin özel izinlerle gerçekleştiğini de belirten Serkan Bıçakcı yaptıkları testlerden bazılarını şöyle özetliyor: “Her zaman LPG’nin daha tehlikeli olduğu söylenir ve kapalı otoparklara almazlar. Ama biz denedik ki öyle değil. Benzin daha tehlikeliymiş. Bunu altlarına dinamit koyarak, araçların depolarına ateş ederek test ettik. Ve sonunda doğrusunu öğrenmiş olduk. Meğer LPG değil benzin daha tehlikeliymiş. Örneğin bir yangın bölümü çektik ve kendimize şu soruyu sorduk: Yanan bir binada itfaiye gelene kadar insanları kurtarmanın yolu nedir? Burada iki seçenek var: Ya yanmayı geciktireceksiniz ya da tahliyeyi hızlandıracaksınız. Biz hem yanmayı geciktirip hem de tahliyeyi hızlandıracak farklı çözümler geliştirip, İstanbul İtfaiyesi ile bir olup yangın çıkardık ve ‘Bakalım işe yarayacak mı’ diye test ettik. Biz sadece yaptığımız çözümlerin ne kadar işe yarayıp yaramadığını göstermiyoruz aynı zamanda bir yangınla karşılaşıldığında bireyin ne yapması gerektiğini anlatıyoruz.”
PROGRAMIN DEPREM HASSASİYETİ
Serkan Bıçakcı ve Kâmil Güler bu programda izleyicilere bir şey öğretmeye çok önem veriyor. Depremle ilgili çektikleri bölüm de bu anlamda kamusal fayda sağlayabilecek işlerden. “Depremde yıkılan bir binada yaşam üçgeni oluşturabilecek bir ev eşyası var mı, yok mu? Ya da üretilebilir mi? Programda bunu test ettik. Bursa’da 15 katlı bir bina belirledik ve içine eşyalar yerleştirdik. Daha sonra neredeyse dünyada örneği olmayan bir işe, binayı dinamitle yıkmaya giriştik ve yıktık. Ve hangi eşyaların yaşam üçgeni oluşturup oluşturmadığını öğrenmiş ve seyirciyle paylaşmış olduk.” şeklinde konulan Bıçakcı, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bir bölümde depremde enkaz altında kalan birinin ne yapması gerektiğini ayrıca depremde arama kurtarma nasıl yapılır gibi konuları anlattık. Çünkü o sırada her hareket her davranış çok önemli. En ufak bir yanlış hareket başka birinin canına mâl olabilir. Bu bölümde özellikle şunu söylüyoruz: Enkaz altında ilk anlarda kesinlikle sesini duyurmaya çalışma, enerjini boşa tüketme. Aramaya geldikleri zamana sakla o enerjini. Aynı uyarıları yukarıdaki insanlara da yaptık.”
EKSTREM SORUNLARA EKSTREM ÇÖZÜMLER
Programın çekimleri içeriğine bağlı olarak çok farklı bölgelerde gerçekleşiyor. Bir bölüm için “Çığ altında kalan biri nasıl kurtarılır?” sorusuyla yola çıkan ikili, bu bölümün çekimleri için Zigana’ya gitmiş ve gerçek çığ düşürmek için epey uğraşmışlar. Çığ düşmeyince metrelerce karın altına maket insanları gömmüşler. Tabii bu sırada profesyonel ekipler ve dağcılar da onlara eşlik etmiş. Normalde bulma süreci çubuk ile gerçekleşirken Bıçakcı ve Güler metal ve termal dedektörler ile de aramayı teklif etmişler. Bu yöntem de oldukça etkili olmuş kurtarma operasyonunda. Bir güzellik yapıp o dedektörleri çekimin ardından dağcılara hediye etmişler. İkili bu çalışmalarını şöyle tanımlıyor: “Ekstrem durumlara ekstrem çözümler ürettiğimiz ve bu çözümlerin de profesyonelleri tarafından kabul edildiği bir program yapıyoruz.”
ŞARTLARIMIZ ASLA KONFORLU DEĞİL
Ekip çekim süreçlerinde birçok tehlike de atlatmış. Örneğin Zigana’da mahsur kalmışlar. Bıçakcı başlarına gelen olayları şöyle anlatıyor: “Ara sıra kazalar atlatıyoruz. Sonuçta yaptığımız iş tehlikeli. Bir bölümde bir aracı yakıp uçurumdan atmamız gerekiyordu. Çok kısıtlı bir zamanımız vardı. Elimde meşale ile aracı tutuştururken ateş üzerime parladı. Geceyi hastanede geçirdik. Normalde bu tarz şeyleri ekipman ile yapıyoruz. İtfaiyeci kıyafeti gibi. Ama o gün aceleyle böyle bir kaza atlattık. Sadece bu değil, Zigana’da da mahsur kaldık ve bizi kurtarmaya gelenler de mahsur kaldı. Önümüze çığ düşmüştü ve çok kötü bir durumdaydık. Daha sonra telefon çeken bir yer bulup valiliği aradık. Sonra yol açıldı ama tüm bunlar çok sıkıntılı süreçlerdi. Programımızda asla yalan yok. Hatta bu sıkıntıların tamamı yansımıyor ekrana.” Kâmil Güler ise bazı çekim bölgelerde ayı gibi vahşi hayvanlarla dahi karşılaştıklarını ekliyor, Bıçakcı’nın sözlerine. “Şartlarımız asla konforlu değil. Gerçek risk içeren şeyleri gerçek şartlarda deneyimliyoruz ve bunu da seyirciye yansıtıyoruz.” diyen Bıçakcı ve Güler, gittikleri Valla Kanyonu’nda da mahsur kalmış. İkili “Kanyonda çekim yapabiliriz sanıyorduk ama yanılmışız. Çok sıkıntılı bir yermiş. Bir daha asla gitmeyiz. Burası maceraperestlerin girdiği ve en deneyimli macera sporcularının bile hayatını kaybettiği, çok zorlu bir yer. Buraya giderek hem burayı duyurmak istedik hem de öyle bir yerde mahsur kalındığında ne yapılması gerektiğini izleyiciye anlatmak istedik. Biz buraya profesyonel ekiplerle girdik. AFAD dahil.” diyerek sürecin ciddiyetine dikkat çekiyorlar.
*Programı Youtube bişeytv kanalından ve Instagram @bakalimiseyarayacakmi hesabından takip edebilirsiniz.