ManşetMedyaSöyleşi

Endüstride tüketici konumundayız

Dijital Psikolojik Devrim kitabının yazarları Dr. Murat Dağıtmaç ve Nöropsikolog Şehadet Ekmen, yazdıkları bu önemli kitapla dijital dünyanın çok güvenli olmadığını ve bugüne kadarki yanlış kullanımının artık sonlanması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.

Yakın zamanda yayınlanan Dijital Psikolojik Devrim bu anlamda oldukça zihin açıcı.  10 yıldan beri dünyayı etkileyen dijital dönüşümün aslında sadece teknolojik bir gelişme olmadığını göstermeyi amaçlayan kitabın yazarları Dr. Murat Dağıtmaç ve Nöropsikolog Şehadet Ekmen, şöyle diyor: “Endüstri devrimlerini en başından ele alarak, bugüne kadar gelen süreçte insanlığın geçirdiği sosyolojik süreci irdelemek istedik. Yakın gelecekte yapay zekânın da devreye girmesiyle bizden toplanan büyük veriler kullanılarak algımızı istedikleri gibi değiştirecekler. Bu kitap dijital dünyayı kötülemek için yazılmadı. Bilakis bu dönemin en büyük silahının dijital dünya olduğunu ve gençlerimize bu mecrayı mantıklı bir şekilde değerlendirip daha verimli kullanılmaları gerektiğini anlatmaya çalıştık. Dijital köle, dijital zombi olmaktan öte insanlığı yönlendiren influencer olmalarını tavsiye ediyoruz. Dijital tüketim değil dijital üretim yapan bir nesil yetiştirmemiz gerektiğiniz izah etmeye çalıştık. Dijital dünyanın çok güvenli olmadığı ve bugüne kadarki yanlış kullanımının artık sonlanması gerektiği konusunda doneleri ortaya çıkardık. Buradaki en büyük kanıt, tüm WhatsApp yazışmalarının kayıt altına alınması ve Facebook’un kullanıcılarının ses kaydını kayıt etmesi olduğunu gösterdik. Bu teknolojiler sayesinde tüm mahrem olan ve ülke için önemli verilere ulaşılabiliyor. Bu bilgileri onlar almıyor biz veriyoruz. Bizim bu araştırmayı paylaşmaktaki amacımız hem bu gelişmelere karşı daha duyarlı olmak hem de birey, aile ve devlet bünyesinde üretime katkı sağlayacak çalışmalara farkındalık kazandırmaktır.” Yazarların verdikleri ortak cevaplara bakalım…

Endüstri 4.0 nedir? Biz bu endüstride yönetenler olabilir miyiz?
Endüstriyi yönetebilme seviyesinde olabilmek onu üretmekten geç Burada ilk olarak bakacağımız durum ne kadar üretiyoruz ve ürettiğimiz ürünün alıcısı ne kadar var. Daha açıklayıcı olmak gerekirse, Endüstri 4.0 dan önce ilk sanayi devrimine ve toplumların bu süreçteki değişim ve dönüşümlerine bakmak gerekmektedir. Sanayi Devrimi ilk  18 ve 19. yüzyıllarda Avrupa’da ortaya çıktı, ilk sanayi devrimiyle beraber yeni buluşlarında ortaya çıkmasıyla, endüstri 2.0, 3.0 ve şu an da olduğunu gibi 4.0 a geldik. Endüstri 4.0 da Avrupa değil Amerika daha etkin rol oynamaktadır. İleri ki dönemlerde, diğer ülkelerde gün geçtikte teknolojilerini geliştirmeye devam edeceklerdir. Burada asıl sorulması gereken soru; Türkiye bu endüstri devrimlerinin neresinde duruyor. Şu anda tüketici konumundayız ama hem yazılımsal hemde endüstri anlamında daha çok üretim yapmaya başladığımız takdirde Endüstri Devrimi 5.0’ın yapı taşlarını kurgulayan ülkeler arasında olma ihtimalimiz devam etmektedir. Bu dönemde özellikle gençlerimiz endüstri ve dijital üretim konusunda teşvik ediliyorlar ama bu teşviklerin ve yönlendirmelerin daha arttırılması ülkemize hızlı bir ilerleme kaydetirecektir.

Dünyadaki en büyük buluşlar ne olacak? Robotlar tamamen insanların yerini alacak mı?
Samuel Butler, 1863 yılında yazdığı mektubunda İnsanın ardılı kim olacak sorusuna yanıtlarken şöyle diyor, ‘’Hayvanlar insan için ne ise, ileri de insanda makine için aynı şeyi ifade edecek’’ Bu dönem insanların robot üretme dönemi ama yakın bir gelecekte robotlar robot üretme seviyesine varacaklar. Bunlar kehanetten çok elimizde ki veriler doğrultusunda gelinen noktalardı Eskiden teknolojik gelişmeler doğrusal olarak büyürdü, şimdi ise üstel dediğimiz bir büyüme var. Yani herhangi bir alandaki gelişme diğer alanların da önünü açmakta ve büyüme tahmin edilenden onlarca kat daha hızlı olmaktadır. Bunları göz önüne aldığımızda ise, robotların insanların yerini alması zaten süregelen bir olay oldu. Şu anda Endüstriyel iş alanlarında artık 300-400 kişinin yapacağı bir işi 1 makine yapabilmekte ve gelecekte bunun daha da artacağı söz konusu.

Bu arada robotlar derken filmlerde gördüğümüz demir veya çelik yığınından makinelerden bahsetmiyoruz. İnsan görünümlü hatta trans hümanizm dediğimiz (yarı insan-yarı robot) varlıklar ortaya çıkacaktır. Dünyaca ünlü fütürist Ray Kurzweil’in “İnsanlık 2.0” isimli kitabında “insanlık 1.0 Tanrı’nın yarattığı bir dünyaydı; bu eski sürümde yanlış, hata, kusur, yaralanma var, ölüm var. İnsanlık 2.0 ise bizim yaratacağımız bir dünya olacak; yanlış yok, hata yok, kusur yok, yaralanma yok hatta ölüm yok” diyor. Yakın zamanda insan görünümlü, yüz mimikleri olan, yapay zekalı robotların dünyanın yeni sahibi olacağı konusunu bir çok uzman dillendirmeye başladı.

Biz toplum olarak zihinsel dönüşüme hazır mıyız?

Şehadet Ekmen

Gelişmeye çabuk adapte olamama söz konusu olmayacaktı Çünkü özellikle dijital çağda doğan çocuklar yani “dijital yerli“ dediğimiz bir grup zaten buna doğuştan hazır durumdalar. Gençlerimiz şu anda dijital dünyanın içerisindeler ve hazırlar fakat yalnız kaldıklarından dolayı ne yapacaklarını pek bilmiyorlar. Bireylerin gelişimine katkı sağlayan 3 önemli grup vardır. Ebeveynler, Öğretmenler ve müslümanları için camideki imam, hristiyanlar için de kilisedeki papazdır. Bahsettiğimiz iç grupta şu anda gençlerle aynı dili konuşmuyorlar. Bu sebeptendir ki çocuklarımız dijital dünyada yalnız başınalar ve kültürümüzle alakalı örf ve adetlerimizi başka kaynaklardan öğreniyorlar. Bunun sonucunda kültüründen kopuk bir nesil yetişiyor diyebiliriz.

Ülkemizde bugüne kadar uygulanan sistemde genelde gençlerimize yasaklama yöntemine gidilmiştir ve maalesef başarılı olamamıştır. Yasak cazibeyi artırır, azaltmaktan çok kullanmaya kanalize eder. Burada bu cihazlardan kurtulmak yerine “bilinçli kullanmayı öğrenmemiz ve öğretmemiz gerekiyor“ kavramını kullanmamız lazım. Dijital dünyada tüketen değil, üreten bir gençlik yetiştirmemiz lazım. Yetiştirmezsek ne olur? Öğretmeninin hatta anne-babasının sözünden çok Youtuber’ların sözüne inanıp onu uygulayan bir nesil görürüz. Dijital tüketimin bir sonraki evresi dijital köleler haline geliriz.

İlköğretimden itibaren gelen eğitim sistemimizin içerisine bu konuları dahil ettiğimiz takdirde çok hızlı bir dönüşüm ve gelişim gösterebiliriz. Tabi burada tekrar etmek gerekirse ebeveynleri ve öğretmenlerin rolü çok büyük. İlk önce bu yaş grubu öğrenip, öğretici seviyeye gelecek sonra gençlerimizden güzel şeyler bekleyeceğiz

Hangi meslekler dijitalleşme potansiyelini elinde tutuyor? İlerde hangi meslekler yok olacak?

Dr. Murat Dağıtmaç

Dijitalleşme potansiyelinin olması aslında mesleklerin değişikliğe açık olup olmamasıyla da alakalıdı Günümüzde bir çok meslek dijitalleşmeye başladı. Çünkü dijitalleşmeyle beraber insan gücü azaldı. İnsanların yapacakları bir çok şeyi yapay zekalı sistemler yapar hale geldi. Buna bir örnekte, 15.y.y ait okunması zor olan tarihi bir yazıtı yapay zeka sistemli bir yazılımın yapmış olmasıdır. Hem insan hem zaman tasarrufu yapıldı. Ayrıca yıllarca sürecek olan bu çalışma çok kısa sürede tamamlanmış oldu. Bu tarz teknolojik gelişmeler her meslek alanına umut verirken, kaçırdığımız bir nokta var ki o da insanlar iş sektöründe ne olacak. Yani gelecekte insanların yapacakları bir çok işi dijitalleşme ya da yapay zeka alacaksa, insanlar ne yapacak? Maalesef öngörülerden bir diğeri ise, işsizlik oranın tüm ülkelerde giderek artması olacaktır. Bu çerçevede baktığımızda ise, evet mesleklerin bir kısmı hala olacak ama o işleri artık insanlar değil makineler yapacak.

Şu anda yapay zekalı robotlar, çok kritik ameliyatlara giriyor. Uzaktan eğitim sistemleriyle eğitim vermeye başladılar. İnsansız hava araçları hızlı bir şekilde yaygınlaşıyor, pilotların yerine geçecekler. Sürücüsüz arabalar artık trafiğe çıkmaya başladı. Devam edecek mesleklere baktığımızda insana insan bakımı gerektiren meslekler daha kalıcı olacak. Bunlar özel eğitim, yaşlı ve hasta bakımı, insanı merkeze alan psikoloji, psikiyatri, avukatlık, siyaset ve buna benzer alanlar diğer alanlara nazaran daha geç yok olacağını söyleyebiliriz. Bu meslekler komple yok olmayacak, öğrenci arkadaşlara tavsiyemiz genelde şu oluyor; Hangi mesleği seçerseniz seçin, seçeceğiniz mesleği mutlaka dijitalle entegre edin.

Endüstri 4.0 ile birlikte insan gücüne duyulan ihtiyaç azalacağından işsizlik artacak mı?
Daha öncede belirttiğimiz gibi evet şu an ki tablo bize işsizliğin artacağını söylü Ama biraz daha iyimser olmak gerekirse, artık elimizde ki meslekler bizim için yeterli olmayacak. Bundan dolayı mesleğimizin yanına destekleyecek farklı alanlarda da kendimizi yetiştirmemiz gerekiyor. Bunlar grafik tasarım, yazılım, dekorasyon ve benzerleri gibi hem görsel hemde dijital alanda yetiştirip, kendi alanımızda entegre edebilirsek daha orjinal şeyler ortaya çıkarabiliriz. Bu da mesleğimize katkı sağlar ayrıca diğerlerine benzemekten alıkoyarak kalıcı bir etki vermesine neden olur.

Ülkemiz sosyolojisi nasıl gelişecek/şekillenecek?
Ülkemizin sosyolojisi bu gelişmelerden hayli etkilenmiş Yani toplum olarak dijital dünyayı çok aktif bir şekilde kullanıyoruz. Halkın çoğunluğunun hayatı dijital ortamda ve diğer bir deyişle sosyal medyada geçiyor. Sosyal medya kullanımından Türkiye ortalaması yaklaşık 3 saat. Dijital mecrada meydana gelen hakaretlere ve küfürlere toplum olarak verdiğimiz bir tavır koyma durumu yok. Yani toplum vicdanı dediğimiz durumu sosyal medyada görmek çok zor maalesef. Çünkü alkış alan taraf, genelde aşağılama ve küfür içerikli videolar yapan fenomenler. Dijital yerli dediğimiz yaş grubundaki genç kardeşlerimiz dijital medyada denetimsiz ve serbest bir şekilde hareket ediyorlar.

Çok eski tarihlerden beri gençlerin hedef aldığı belirli meslek grupları vardı. Ne kadar haylaz veya tembel olursa olsun hemen hemen tüm öğrenciler doktor, pilot, asker, öğretmen v.s. olmak isterdi. Şu anda çocuklarımızla konuştuğumuz zaman olmak istedikleri meslek “fenomenlik“. Farkında değiliz ama kırılım bu kadar şiddetli oluyor. Gösteriş yapmak kültürümüzde negatif görülürken, sosyal medyada ne kadar gösterişliysen o kadar itibarlı olmaya başladık. Gençlerimizi dijital ortamda yalnız başına bıraktığımız için fenomenlerin sözlerini dinliyorlar. Aileleriyle, öğretmenleriyle geçirdiği vakitten daha fazla vakit geçiriyorlar. Haliyle de sosyal medya fenomenlerinin gençlerimiz üzerinde etkisi çok daha fazla oluyor.

Etiketler

İlgili enformasyon

Bir yanıt yazın

Close

Adblock Detected

Reklam engelleyici devre dışı bırak