KritikManşetMedya

Medyayı okumak ya da okuyamamak…

Finlandiya, Avrupa’da sahte haberlerle mücadele konusunda en dirençli ve bilinçli vatandaşlara sahip ülke oldu. Eğitim sistemini dönüştürerek bu başarıya imza atan Kuzey Avrupa ülkesinde, öğrencilere okullarda eleştirel düşünce ve araştırma yöntemleri öğretilirken aynı zamanda halk eğitim merkezlerinde yetişkinlere yönelik benzer eğitimler veriliyor.

Medya Okuryazarlığı Endeksi‘nin açıklanan son raporuna göre sahte haberlere en dirençli toplum Finlandiya iken en dirençsiz toplum ise Makedonya’dan sonra Türkiye. Finlandiya’nın bu durumu dünya medyasının da dikkatini çekti. BBC, CNN ve Dünya Ekonomik Forumu son haftalarda bu başarıya dikkat çeken haberler yayımlarken farklı ülkelerden heyetler bu durumu incelemek üzere Finlandiya’yı ziyaret etti. Raporun tamamına şu adresten ulaşabilirsiniz: https://osis.bg/

Sahte haberler 2010’lu yılların başından beri tüm dünyanın ortak sorunu. Özellikle Rusya’nın, ABD ve Avrupa’daki seçimlere dijital manipülasyon kampanyalarıyla müdahil olup seçime etki ettiği iddiası epeyce tartışılmıştı. Bu olaydan iki yıl sonra yani 2014 yılında Rusya’nın sınır komşusu olan Finlandiya sahte haberlerle mücadele inisiyatifini başlattı. Bu doğrultuda vatandaşlar, gazeteciler, siyasetçiler ve öğrenciler, toplumu yanıltmaya ve ayrıştırmaya yönelik asılsız bilgileri tanıyıp buna karşı direnç kazanmayı öğrenmeye başladılar…

İLK ÖĞRETİ ELEŞTİREL YAKLAŞIM

Finlandiya’nın başlattığı bu program, ülkenin her yerinde, neredeyse her vatandaşın hayatına dokunuyor. Özellikle 2016 yılında yenilenen eğitim müfredatıyla birlikte okullarda eleştirel düşünce teşvik ediliyor. Örneğin öğrenciler, ulusal veya uluslararası basında yer alan haberler konusunda tartışmaya davet edilip, sonrasında ortaya atılan bilgilerin hangilerinin asılsız hangilerininse gerçek olduğunu birlikte araştırıyorlar. İmkânı yüksek bazı okullar ise teyit ajanslarıyla birlikte çalışıyorlar ve dijital okuryazarlık konusunda materyaller ile öğrencileri donatıyor. Bütün bunlarla beraber öğrenciler, örneğin YouTube veya Facebook’ta rastladıkları bir komplo teorisi videosundaki iddiaları nasıl teyit edebilecekleri öğreniyor. Finlandiya’nın sahte haberlerle mücadelesi sadece çocuklarla veya öğrencilerle sınırlı kalmıyor. Ülkenin pek çok şehrinde kurulan ‘Yetişkin Eğitim Merkezleri’nde büyükler de uzmanlardan benzeri eğitimler alıyor.

Finlandiya’nın bu alandaki başarısının pek çok nedeni olabilir. Ancak iki temel başlık öne çıkıyor. İlki ABD’deki seçim sonuçlarına etki ettiği ileri sürülen Rusya’nın Finlandiya’daki seçim sonuçlarına etkileyebileceğini uzun vadede kimse düşünmüyor. Öte yandan ülkede 14 Nisan’da yapılan genel seçimlerde her parti tarafından dillendirilen seçim sloganı bile halkı eleştirel düşünceye teşvik ediyor ve sahte haberlere karşı uyandık olunması gerektiğini vurguluyor: “Finlandiya dünyanın en iyi seçimlerine sahip. Düşünün bakalım neden?” Bir diğer başarı göstergesi ise birçok Avrupa ülkesinin yanı sıra Singapur gibi uzak ülkelerden bile heyetlerin gelip burada inceleme yapması.

DARISI TÜRKİYE’NİN BAŞINA

Medya Okuryazarlığı Endeksi’nin açıklanan son raporu da gösteriyor ki Türkiye medya okuryazarlığı konusunda henüz iyi bir durumda değil. Ve eğer bir mucize olmazsa uzun vadede iyi bir noktaya da ulaşacak gibi görünmüyor. Bunu yer aldığı sondan ikinci sırası nedeniyle söylüyorum. Aslında rapora bakmadan dahi durumun vahametini gözlemleyebiliriz. Çünkü özellikle siyasi atmosferin tüm ülkeye hâkim olduğu dönemlerden geçiyoruz ve sahte haberler sürekli dolaşımda. Asıl sorun bu sahte haberlerin ayırt edilememesi ve toplumun bunu yapabilecek donanımda olmaması. Çözümü ise medyayı okumak, anlamak… Bu da hemen olacak bir şey değil. Medya okuryazarlığının ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından bir eğitim olarak ele alınması ve genel müfredata dâhil edilmesi gerekiyor. Medya okuryazarlığı ilkokuldan itibaren zorunlu bir ders olarak öğrencilere verilmeli. Şu an sadece özel okullarda o da sanırım seçmeli ders olarak öğrencilere sunuluyor. Bütün bunlarla beraber bu noktada başka bir sorun doğuyor ki bu dersleri kimin verdiği… Sınıf öğretmeni veya farklı bir branşa sahip bir eğitimcinin bu dersi vermesi kabul edilemez. Dolayısıyla bu eğitimleri alanında uzman ve formasyonunu almış iletişimcilerin vermesi gerekiyor. Tez zamanda bunları detaylarıyla konuşacağımız günler diliyorum!

Etiketler

İlgili enformasyon

Bir yanıt yazın

Close

Adblock Detected

Reklam engelleyici devre dışı bırak