Son zamanlarda kayıt dışı göçmenlere yönelik denetimler artmış durumda. Kimi ülkesine geri gönderiliyor, kimi de İstanbul’dan farklı bir şehre sevk ediliyor. Peki denetimler neden sıklaştırıldı? Kayıt dışı olduğu söylenen Suriye vatandaşlarının neden bunca zaman İstanbul’da veya Türkiye’de kalmasına müsaade edildi? Göç İdaresi yetkilileri hiçbir Suriyelinin zorunlu olarak veya sebepsiz yere ülkelerine gönderilmediğini ancak suça bulaşmış veya yasal olmayan yollarla Türkiye’de bulunan göçmenlerin sınır dışı edildiğini ve medyada ise çok fazla yalan ve yanlış bilginin dolaştığını ifade ediyor.
Türkiye 3 milyon 600 binden fazla Suriyeli ile birlikte toplamda 4 milyondan sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. İstanbul’da ise ikamet izinli 522 bin 381 yabancı uyruklu, geçici koruma kapsamında 547 bin 479 Suriyeli misafir olmak üzere toplam 1 milyon 69 bin 860 kayıtlı yabancı bulunuyor. Oranlar bu kadar yüksek olunca sorunlar da beraberinde geliyor. Düzensiz göçmen, kayıt dışılık, bazı illerde aşırı yoğunluk gibi konular bu sorunların başını çekiyor. Bir ilde kaydı bulunan Suriyeli sığınmacıların resmi izin dışında il dışına çıkma ve çalışma izinleri bulunmazken bu kuralın ihlal edildiği tespit edildi. Hal böyle olunca İstanbul Valiliği, düzensiz göçle mücadele için eylem planını açıkladı. Valilik, 20 Ağustos’a kadar İstanbul’da kaydı olmayan Suriyeli göçmenleri kayıtlarının bulundukları illere gitmelerini istedi. Bu süre içerisinde geri dönmedikleri tespit edilen Suriyeli göçmenler İçişleri Bakanlığı’nın talimatı doğrultusunda kayıtlarının bulundukları illere gönderilecek. Ayrıca yasadışı olarak Türkiye’de bulunan göçmenlerin de sınır dışı edilmesine devam edilecek. İstanbul Valiliği ayrıca yaptığı 7 maddelik açıklamada kentin hâlihazırda yeni geçici koruma kaydına kapalı olduğunu belirtti.
‘SEBEPSİZ YERE SINIRDIŞI SÖZ KONUSU DEĞİL’
Göç İdaresi yetkilileri suça karışanlar ve kaydı olmayanların sınır dışı edildiğini, ikamet izinlerini farklı şehirlerde alıp da başka şehirlere gelen sığınmacıların ise hangi şehirlere kayıtlıysa oraya gönderildiğini söylüyor. Sığınmacılar için çalışma izni alabilmek çok zor şartlara bağlı. Kaçak olarak çalışan Suriyelilerin tespiti için çalışmalarsa yoğunlaşmış durumda. Bu durum suç olarak kabul edildiği için yasal oturum hakkı varsa bile çalışma izni olmadan bir işte çalıştığı için sınır dışı edilen sığınmacılar bulunuyor. Öte yandan kolluk birimleri ile İl Göç İdaresi Müdürlüğü işbirliğinde, belge ve parmak izi kontrolleriyle teyit edilen; yasal kalış hakkı olmayan yabancılar için ilgili mevzuat çerçevesinde işlemler yürütülüyor. Bu konuyla ilgili Göç İdaresi yetkilileri şunları söylüyor: “Ülkemizin düzensiz göçle mücadelesi yoğun bir şekilde devam etmektedir. Geçen yıl 268 bin düzensiz göçmen yakalanmıştı, düzensiz göçmen sayısı bu yıl 160 bini aşmış bulunmakta. 2018’de 56 binin üzerinde sınır dışı gerçekleştirdik. Bu yıl da 43 binden fazla düzensiz göçmen sınır dışı edildi. Suriyelilerin sebepsiz yere sınır dışı edilmesi söz konusu değildir.” Peki, bundan önce yeterli denetim yok muydu? Yetkililer bu durumu ise şöyle açıklıyor: “Daha önce de farklı zamanlarda valilikler tarafından dilencilik yapan ya da kamu düzeni ve güvenliğini bozan Suriyelilere yönelik denetimler gerçekleştirilmiştir. Son zamanlarda yapılanlar da yeni bir uygulama değil, önceki denetimlerin devamı olarak görülmelidir.”
DENETİMLER NEDEN SIKLAŞTIRILDI?
İl Göç İdaresi Genel Müdürlüğü yetkileri son zamanlarda başka ilde kayıtlı Suriyelilerin İstanbul’a yoğun bir yönelişin sözkonusu olduğuna ve bundan dolayı İstanbul özelinde denetimler sıkılaştırıldığına dikkat çekiyorlar. Denetimlerin dayanağı ise 2017 yılında başlatılan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ile birlikte ‘Geçici Koruma Kapsamında Ülkemizde Bulunan Suriyelilerin Verilerinin Güncellemesi Projesi’. 2018 yılı sonunda tamamlanan proje süresince Suriyelilerin demografik ve biyometrik verileri güncellenmiş, kimlikleri yenilenmiş ve kayıtlı olduğu ikamet ilinin dışında yaşayanların bulundukları ile ikamet ili değişiklikleri yapılmış. Proje boyunca ikamet ili değişikliğini tamamlamayanların bu süre bitiminde kayıtlı oldukları il dışında kalışlarına müsaade edilmeyeceği tüm kanallardan muhataplara duyurulmuş. Veri güncelleme çalışması boyunca Suriyelilere olabildiğince esnek davranılmış, çalışma bitiminde ise herkesin kayıtlı olduğu ilde bulunmasına yönelik uygulamalara ağırlık verilmiş. İşte son günlerde medyaya yansıyan görüntüler bu durumdan kaynaklanıyor.
‘HİÇBİR SURİYELİ ZORUNLU OLARAK GÖNDERİLMİYOR’
Uluslararası hukukta yeri olan geri göndermeme ilkesine bağlı kalarak, sadece Suriyelilerin değil hiçbir yabancının hayati tehlikeye veya insanlık dışı muameleye maruz kalacağı bir ülkeye gönderilmediğini ifade eden yetkililer, Suriyelilerin gönüllü geri dönüş dışında ülkelerine zorla geri gönderilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. İstanbul ilinde son dönemdeki denetimler sonucunda Suriyelilerin ülkelerine gönderildiği iddiaları gerçeği yansıtmadığını da söyleyen yetkililer, denetimlerde sadece kayıtsız veya başka bir ilde kayıtlı olduğu tespit edilen Suriyelilerin ülkesine geri gönderildiğini veya kayıtlı olduğu illere ya da kayıt olmak üzere başka illere sevk edildiğinin altını çiziyor. Göç İdaresi’nden aldığımız bilgilere göre hiçbir Suriyeli zorunlu olarak ülkesine sınır dışı edilmiyor. Ancak kamu düzeni ve kamu güvenliği için tehdit oluşturanların Geçici Koruma Yönetmeliğinin 8. Maddesi gereğince geçici korumaları sonlandırılıyor. Öte yandan gönüllü geri dönüşler de sürüyor. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları sonrası oluşturulan güvenli bölgelere bugüne kadar yaklaşık 338 bin Suriyeli gönüllü geri dönüş yaptı.
‘YALAN VE YANLIŞ BİLGİLER YAYILIYOR’
Bir süredir Suriyelilerin suç oranlarının yüksek olduğu konuşuluyor. Herhangi bir göçmen tarafından işlenen suç bile özellikle sosyal medyada Suriyeliler tarafından yapılmış gibi yansıtılıyor. Bunun doğruluk payı nedir? Yetkililer, Suriyelilerin suç oranlarının sanılanın aksine çok düşük olduğunu söylüyorlar. Suça karışan Suriyeliler ile ilgili gerekli işlemler adli makamlarca yürütülüyor. Göç İdaresi yetkilileri sosyal medyada dolaşan bilgi kirliliği için ise şunları söylüyor: “Tarihimiz boyunca olduğu gibi şu anda da mazlumlara kapımızı açmakla birlikte, hem ülkemize sığınanlara gerekli korumanın sağlanması hem de kamu düzeni ve güvenliğinin korunması için gerekli tedbirler alınmaktadır. Ancak son dönemde bazı çevreler tarafından özellikle sosyal medya platformlarında körüklenmeye çalışılan yabancı düşmanlığını tasvip etmemekle birlikte, yayılan bilgilerin neredeyse tamamının yalan, yanlış ve eksik bilgilerden oluştuğunu da belirtmek isteriz.”
GENÇLER ÜLKELERİNDE KİME VE NEYE KARŞI SAVAŞTIRILACAK BELLİ DEĞİL
Yasir Feten
Suriyeliler ya da ülkelerindeki savaşın seyri konusunda önümüzde net bir bilgi yokken kalkıp, “Gitsinler ülkelerinde savaşsınlar” gibi sözün gelişi laflardan kaçınalım. Zira Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarında ÖSO’nun verdiği kayıp ve yaptığı mücadele ortada. Suriye’deki savaşın yayıldığı alana bakılırsa şu an ülkede yeterli sayıda ÖSO grupları bulunmakta. Bizim askerimizin bölgeye giriş amacı bellidir. Sınırı terör örgütlerinden (PYD/PKK – DEAŞ) arındırmak, Türkiye’ye sınırdan gelecek olan tehditleri bertaraf etmek ve sınır hattında kurulması planlanan terör koridoruna engel olmak. Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacılardan, özellikle yaşları 18-30 arasında bulunan gençler için söylenen doğru/yanlış fazlasıyla yorum yapılmakta. Ancak bu gençler ülkelerinde ÖSO tarafında savaşmaktan çekinen, tecrübesi olmamasından ötürü savaşa gitmeyen veya gitmek istemeyen ya da rejim nezdinde sabıka olarak problemi olmasa bile askerlik çağına gelmiş bu gençlerin ülkelerine döndükleri vakit rejim tarafından askere alınarak kime karşı ve ne kadar süreyle savaştırılacağı konusu meçhul olduğundan ülkelerine dönüş yapmamaktalar. Bu sebeple de ülkemizde göze batmaktalar. Ancak bu durum ÖSO ihtiyacının yeterli sayıda olmasından ve rejimin gençleri kendi emelleri uğruna ölüme yollama durumundan kaynaklanıyor. Bize de Türkiye olarak bu durumun dedikodusunu yapmak; vebal altında kalma durumu düşüyor.
SEÇİM SONUÇLARI İKTİDARI HAREKETE GEÇİRDİ
Sümeyye Ertekin
Türkiye şüphesiz Suriye iç savaşı sonrası mağdur olan sivillere açık kapı politikası uygulayarak hiçbir ülkenin yapmadığı insani yardımı yapmıştır. Suriyeliler önce sınır illeri yakınlarına geldiler. Kimi kamplarda kaldı. Ancak süreç uzayıp savaş bitmeyince artık Türkiye’de yeni bir hayat kurmaları gerektiğini düşündüler haklı olarak. Zira çocukların okula gitmesi, sağlık hizmetleri almaları, çalışmaları para kazanıp evlerini geçindirmeleri gerekti. Bu süreç içinde Türkiye Devleti tarafından Suriyelilere eğitim, sağlık ve çalışma izni gibi konularda da haklar verildi. Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle dünyanın her yerinde olduğu gibi Suriyelilerin fazla “görünür” olmalarına ve onlara olan tepkilerin artmasına yol açtı. Ak Parti’nin yerel seçimlerde önemli büyükşehirleri kaybetmesinin nedenlerinden birinin Suriyeliler olarak görülmesi de devleti harekete geçirdi. Maalesef son zamanlarda kayıtsız, kimlik aldığı ilde ikamet etmeyen ve çalışma izni olmayan Suriyelilere yönelik alınan kararlar ve uygulama biçimi bu zamana kadar bir düzen kurmaya çalışan Suriyelileri tedirgin etti. Çünkü artık çocuklarının okullara başladığı, iş buldukları, bir hayat kurdukları yerlerden gitmeleri istendi. Bu zamana kadar göz yumulan mesele birden ciddi bir ihlalmiş gibi gösterildi ve sert tedbirler alındı. Kimliğini evde unutanların bile apar topar otobüslere bindirilip başka şehirlere ya da Suriye’ye gönderildiğini öğrendik. Her şeyden önce karar alındıktan sonra bir süre verilmeliydi. Ancak bu durumda bile çok sıkıntı yaşayacak olan insanlar var. Yabancı bir ülkede sıfırdan bir hayat kurmak kolay değil. Bir yerde bunu başarabilmiş insanlara “git kimliğini aldığın şehirde sıfırdan başla” diyoruz ki bu çok zor. Ayrıca bazı ailelerde çocukların farklı şehirde ebevynlerin başka şehirde kayıtlı olduklarını biliyoruz. Bu aileler ne yapacak? Aileler çocukları okula gönderme konusunda tedirginlik yaşayacaklar. Şimdiden bunun emarelerini görüyoruz. Velhasıl baştan beri iyi niyetle Suriyelilere çok önemli destekler sağlayan ülkemizde maalesef ciddi bir entegrasyon politikasının olmamasının sonucu bu oldu.