
Türkiye Sigara ile Savaş Derneği Başkanı Dr. Mustafa Aydın, sigaranın 21. yüzyılın bir vebası olduğunu bu vebanınsa fert ve ülke için bir bağımsızlık meselesi olduğunu söylüyor. Bundan kurtulmak içinse hap, sakız, elektronik sigara gibi popüler ama yüzeysel uygulamalara değil, devlet tarafından görevlendirilen kuruluşlara başvurulması gerektiğine dikkat çekiyor.
Sigara sadece ülkemiz için değil, tüm insanlık için bir sorun. Türkiye her geçen yıl sigaradan uzaklaşıyor fakat hala 21 milyon kişi sigara içiyor. Ancak sigara içen kişi sadece kendisine değil, sigara dumanına maruz bıraktıkları kişilere de zarar veriyor. Sorunları da başta sağlık olmak üzere beraberinde getiriyor. Bütün bunları yıllardır sigaraya karşı verdiği mücadeleyle dikkat çeken ve büyük bir yol kat eden Türkiye Sigara ile Savaş Derneği’nin Genel Başkanı Dr. Mustafa Aydın ile konuştuk. Dr. Aydın, mücadelelerinin son sigara molekülü yok oluncaya dek süreceğini belirtirken, gençlerin çeşitli kanaat önderleri aracılığıyla sigaraya özendirildiğini söylüyor.Türkiye Sigara ile Savaş Derneği, sigara ile mücadelesinde nasıl bir yol kat etti?
Derneğimiz 1996 yılında kuruldu ve o zamanın Türkiye’sinde uçaklarda sigara içiliyor. Biz böyle bir ortamda çıktık ve “Biz sigarayla mücadele edeceğiz!” dedik. Bu noktada ciddi bir ekonomik tekeli elinde bulunduran bir güçten bahsediyoruz, sigara sektöründen. 97’den bu yana 22 yıldır sigara ile mücadelemizi sürdürüyoruz. Elbette siyasilerin, STK’ların ve bazı kamu kuruluşlarının bize katkıları oldu. Ama bugün Türkiye’de sigara ve tütün ile tütün mamullerinin olabildiğince kısıtlandığı, herkes tarafından hoş görülmediği bir noktaya evirildi. Buradaki bütün emek, bütün gayret yani özellikle dinamitinin fitilini ateşleyen Türkiye Sigara ile Savaş Derneği’ne ait. Daha sonra çıkan kanunlarda da bunu açık olarak gördük. Bu süreç içerisinde muhalefetiyle, iktidarıyla bütün siyasiler dahil sigara ile savaş konusunda çok ciddi emek gösterdi. Hala Sayın Cumhurbaşkanımız yolda birini gördüğü zaman sigara paketini elinden alıyor, kırıyor ve söz verdiriyor. Sonuç olarak eskiden 28 milyon kişi sigara içerken bugün bu rakam 21 milyona düştü. Bu noktada Türkiye Sigara ile Savaş Derneği aralıksız olarak; seminerler, konferanslar, kataloglar, broşürler, yayınlar kısacası aklınıza ne geliyorsa, bütün çabalarını göstererek, eğitimi, sosyal medyayı, yazılı basını kullanarak, halkı her gördüğü yerde bilinçlendirerek ve tabii ki devletle de iş birliği yaparak Türkiye’de bu konuda büyük bir mesafe aldı. TSSD, Dünya Sağlık Örgütü’nün dünyada sigarayla mücadele eden en güçlü sivil toplum kuruluşu olarak ödülü aldı. Ama biz hala mücadelemize devam ediyoruz. Sigara hala bu ülke için, insanlık için çok büyük bir tehlike ve tehdit.
SON SİGARA MOLEKÜLÜ YOK OLUNCAYA DEK
Sigara 21. yüzyılın vebası. Sigaranın son molekülü yeryüzünden yok oluncaya kadar mücadeleye devam ediyoruz. Çünkü sağlıklı bir nesil bırakmamız için, bağımsız bir ülke bırakabilmemiz için hem sosyal olarak hem siyasi olarak hem de ekonomik olarak bir başka ülkenin sömürgesi olmamak için sigara içmeyeceksiniz ve içirmeyeceksiniz. Ülkemiz her yıl ortalama 25 milyon TL sigaraya harcıyor. Şöyle ki bunun 15 milyon TL’siyle sigarayı satın alıyoruz. 10 milyon TL’si ile de sigaradan hastalananların tedavisinde kullanıyoruz. Ve bu ülkedeki orman yangınlarının yüzde 50’si sigaradan meydana geliyor ve sigara Türkiye’yi çölleştiriyor. Ormanları sigara ile yok ediyoruz. Ülkemizde her yıl ortalama 120 bin insan sigaradan hayatını kaybediyor. Üstelik bu 120 bin kişinin 10 bin kişisi sigara içenler tarafından öldürülüyor. Diğer 10 bin kişi ise sigara içen anne babaları tarafından öldürülüyor. Biz buna pasif içici diyoruz.
SAĞLIĞINIZ YOKSA SİZ DE YOKSUNUZ
TSSD’nin mücadelesinde odak noktası sağlık mı?
Sağlığınız yoksa ekonominiz yoktur, kültürünüz, eğitiminiz, siyasi hayatınız, sosyal hayatınız, kısacası hiçbir şeyiniz yoktur. İlk önceliğimiz sağlık. 21. Yüzyılda bir ülkeyi sömürge haline yani o ülkeyi kendinize bağımlı hale getirmek istiyorsanız, tanklarınızla o ülkeye girmeniz gerekmez. O ülkenin halkını sigaraya alıştırın, sonra zaten o ülke size bağımlı hale gelir. Hangi yönden? Ekonomik, siyasi, sosyal, sağlık birçok yönden bağımlı oluruz. Sigaranın olumsuz etkisi sadece tek yönlü bir şey değil. Önce bireyi hasta ediyor, sonra onu tedavi etmek için sağlık harcamasına yönlendiriyor. Aynı mantık sonra o hastaya ilaç satıyor. Yine bu mantık bağımlı kişiyi modern yöntemlerle sigarayı bıraktırmak için harcamaya davet ediyor. Nikotin tedavisi, elektronik sigara, sakızlar, haplar bunlardan bazıları… Bütün bu süreç ekonomi etrafında dönüyor. Yani sağlık konusunu ekonomi takip ediyor. Bunun arkasından bağımlılık geliyor. Sigara birçok açıdan bireyi ve ülkeyi farklı ülkelere bağımlı hale getiriyor. Mücadelemiz sağlık merkezli olmakla beraber, ekonomi, siyasi, kültür yönüyle devam ediyor.
GENÇLER POPÜLER İSİMLERLE İÇİCİLİĞE ÖZENDİRİLİYOR
Sigara kartellerinin gençleri sigara bağımlısı yapmaktaki en büyük silahı özentidir. Sigara bulaşıcı bir hastalıktır. Sigara özenti yolu ile bulaşıyor. Gençler; sigara içen bir sanatçıyı, siyasetçiyi, mahalledeki kabadayıyı, evdeki abiyi, yoldaki güzel bir kadını, delikanlıyı gördüğü zaman özeniyorlar. Sigara kartelleri gençlerin sigara içmesini sağlamak için sanatçıları, toplum önderlerini, siyasileri kullanıyorlar. Onlara ciddi paralar vererek, o insanlara toplum önünde sigara içirtiyorlar. Çok daha garibi, gençlerin idolü konumunda olan bir sanatçıya sigara içmediği halde sigara ile yan yana poz verdirerek, bunu her tarafa yayıyorlar. Ya da söz konusu sanatçılar sigara ile sahneye çıkıyorlar. Sinemada dahi bu özendirme durumunu görebiliyoruz. Gençler bu şekilde avlanmış oluyor.
YASA İHLAL EDİLİYOR
Biz ülke olarak bir şeye çok iyi başlıyoruz ama devamındaki istikrarı koruyamıyoruz. Türkiye’de dünyada sigarayla savaş süreci iyi ilerliyor fakat içerde son karnemiz iyi değil. Çünkü ihlaller başladı. Yani tütün ve tütün mamullerini yasaklayan/kısıtlayan kanun ihlal ediliyor. Büfeler tarafından da bu ihlallere çanak tutuluyor. 18 yaşından küçüklere sigara satılmaya devam ediyor. Zamanında 4207/5727 sayılı sigara kanunu çıktığı zaman ülkece müthiş bir uyanma yaşadık. Kapalı yerlerde sigara içilmiyordu. Ama bu yasa ciddi şekilde delinmekte. Bugün beş yıldızlı otellerin lobisinde sigara içiliyor. Saat 23.00’dan sonra birçok lokantada veya eğlence merkezinde kapalı alan olmasına rağmen sigara serbest bırakılmaktadır. Bu noktada halkımıza çok önemli bir görev düşüyor. Polisi her yere gönderemezsiniz, polis her yere yetişemeyebilir. Bu nedenle halkımız gördüğü ihlalleri ALO 184’e mutlaka bildirmeli. Bu noktada duyarlı ve bilinçli olmamız lazım.
Elektronik sigara ve nargile hakkında ne düşünüyorsunuz?
Maalesef bugün sigarayı bıraktırma vaadiyle öyle yöntemler uygulanıyor ki, bu yöntemler sağlığa sigaradan daha fazla zarar veriyor. Elektronik sigara ve kullanılan haplar bunlardan bazılarıdır. Bu nedenle sigara içen insanlarımız mutlaka bu illetten kurtulmalı. Ama kurtulayım derken de daha büyük bir illete bulaşmamalı. Bu nedenle şunu yapmaları lazım: Devletin yetkili kıldığı kurumların dışında hiçbir yere müracaat etmemeliler. Devletimiz tarafından kurulan sigarayı bırakma merkezlerini, hastaneleri, kurum ve kuruluşları tercih etmeliler. Çünkü sigara içmek bir hastalıktır, içenlerse bir hastadır. Dolayısıyla tedaviler doğru yerde alınmalı. ALO 171’e mutlaka başvurulmalı.
NARGİLE SİGARADAN DAHA TEHLİKELİDİR
Bir diğer tehlike ise nargile. Bu da ayrı bir sektör olarak karşımıza çıktı. Üstelik buna bir de entelektüel bir kimlik kattılar. İçinde akademisyenlerin, sanatçıların, iş adamlarının da olduğu nargile partileri, kafe ortamları düzenlenmeye başladı. Ben Star Gazetemiz aracılığıyla bütün okuyuculara sesleniyorum: Nargile sigaradan çok daha tehlikelidir. Çünkü nargilede nikotin, tömbeki denen aletten çıkarak insanın ciğerlerine ulaşmaktadır. Nargilede nikotin dumanı su aracılığıyla nemleniyor. İnsan da bu ıslak dumanı ciğerlerine çekiyor. Nem yüklü dumanın insanın ağzından başlayarak her yerine yayılıyor ve yapışıyor. Yani nikotin nargile ile çok daha kolay yapışıyor. Dolayısıyla nargile çok daha tehlikeli.
KAMU SPOTLARI ERKEN SAATLERE ALINMALI
TV’lerde yayınlanan kamu spotlarını faydalı buluyor musunuz?
Kamu spotları oldukça çok faydalı. Ama bazı noktalar var. Bu noktada RTÜK’ün üzerine çok önemli bir görev düşüyor. O kamu spotunu izlemesi gerekenlerin uyuduğu saatte o spotlar yayınlanıyor. Oysa daha erken saatte o spotların yayınlanması lazım. Ayrıca çok izlenen programlara da bu spotlar yerleştirilmeli ki kitlesine ulaşsın. Hatırlayın bir dönem sigara içen ile sigara içmeyen bir insanın akciğerlerinin gösterildiği bir kamu spotu vardı. Bu çok ama çok faydalı bir spottu. Bundan sigara içen bir insanın etkilenmemesi mümkün değil. Görsel yayın organlarımızı iyi kullanmamız lazım. Hedef kitlemiz olan gençler özellikle sosyal medyayı kullanıyor. Gençlerin hangi saatte hangi medyayı kullandığına bakarak doğru bir plan yapmalıyız. Dolayısıyla sosyal medyaya bu spotların yerleştirilmesi gerekiyor. Bunların çok faydası olacaktır.