ManşetSöyleşiToplum

“Koşmak beni dünya insanı yaptı”

Bahattin Boğaz, belki duymuşsunuzdur bu ismi; ya yaptığı ünlü profiterollerinden ya da bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle koştuğu dünya maratonlarından… 72 yaşındaki Bahattin Boğaz 15 yaşından beri durmaksızın koşuyor, koşuyor. Ama derece için değil, kendisi için…

Ülkemizdeki ‘yaşlılık’ algısını ters yüz eden isimlerden biri Bahattin Boğaz. Rizeli, 72 yaşındaki Bahattin Amca bir maraton koşucusu. Bahattin Amca abisi sayesinde 13 yaşında sporla tanıştırılmış. 15 yaşında ise lisanslı bir atlet olmuş. Şu an 72 yaşında ve o günden bu yana koşuyor, koşuyor. Aynı zamanda Nazar adını verdiği pastanesinde şahane profiteroller ve tatlılar yapıyor. Dünyanın birçok şehrinde maraton koşan Bahattin Amca geçtiğimiz pazar günü de 2 Mart maraton koşusu için Teksas Houston’a gitti. Önceki yıl aynı koşuda kendi yaş kategorisinde ikinci olan Bahattin Amca derece için değil, hayat için, kendisi için koşuyor ve bundan çok keyif alıyor. Çocukları ve torunları da onunla gurur duyuyor. Ben de hem leziz profiterollerini hem de spor hayatını konuşmak için kendisini Nazar Pastanesi’nde ziyaret ettim. Önce ikram ettiği profiterolü yedim, sonra da uzun uzun konuştuk.

Bahattin Amca sporla nasıl tanıştığını şöyle anlatıyor: “13 yaşındayken şu an sahibi olduğu pastanede çırak olarak çalışıyordum. Abim de aynı pastanede ustaydı. O zamanlar Kurtuluş Spor Kulübü atletizmde çok ileriydi. Ve yöneticileri ara sıra pastaneye gelirdi. Abim bir gün onlara ‘Benim kardeşimi de kulübe kaydedebilir miyiz?’ dedi. Onlar da beni kulübe kaydettiler. 2 yıl kadar jimnastik takımında spor yaptım. Koşmayı çok seviyordum. Spor yaparken dahi koşuyordum. Bunu yöneticilerimiz fark etti ve beni yanına çağırdı. Bana ‘Atlet olmak ister misin?’ diye sordular. Ben de ‘İsterim’ dedi. 1960 yılında 15 yaşındayken lisanslı atlet olarak koşuya başladım. O günden beri hala koşuyorum. Bugün 72 yaşındayım ve sporu hiç bırakmadım.”

SPOR İNSANI MUHAFAZA EDİYOR

Bahattin Amca’ya göre spor insanın çevresini saran bir sur gibi ve bu sur insanı kötü alışkanlıklardan koruyor. Aynı zamanda çok büyük bir keyif. Bahattin Amca spordan hiçbir zaman para kazanmamış ama kazandığı şeyleri de paraya değişmezmiş. “En önemlisi sağlığımı kazandım. İnanılmaz arkadaşlar ve çevre edindim. Spor sayesinde dünyayı gezdim. Spor olmasaydı ben ben olamazdım. Belki sigara içecektim belki de kötü alışkanlıklarım olacaktı. Belki de fiziksel yapım şimdiki gibi olmayacaktı. Ama spor benim bütün yaşamımı bir etkisi altına aldı. Bu nedenle çok mutluyum.” diyen Bahattin Amca; Atina, Roma, Milano, Lizbon, Barselona, Rotterdam, Prag, Lüksemburg, New York, Las Vegas, Huston gibi şehirlerin maratonlarında koşmuş pek çok kez. Almanya’da ise Berlin’de 23 kez olmak üzere toplam 29 kez koşmuş.  Berlin Maratonu onun için çok önemliymiş. Öyle ki maraton yöneticileri sadece Bahattin Amca’ya özel bir göğüs numarası bile vermiş. Türkiye’de ise sadece 1993, 95 ve 96 yıllarında koşmuş. Çünkü Berlin Maratonu’nun tarihleri İstanbul Maratonu’nun tarihlerine yakınmış ve o ara süreçte fiziksel açıdan dinlenmesi gerekiyormuş.

KOŞMAYI MİLYONLARA DEĞİŞMEM

Bahattin Amca’ya göre spor insanların aile yapısına da huzur ve mutluluk getiriyor. “Ben sigara içen veya kötü alışkanlıkları olan biri olsam ailemle ne kadar şey paylaşabilirim ki? Bir şey veremem onlara.” diyen Bahattin Amca, Avrupa’nın neredeyse tamamını Amerika’nın da çoğunu gezmiş ve gezdiği yerlerden, oraların insanlarından çok şey öğrenmiş. “Bir dünya insanı oldum. Çok mutluyum. Bana burası gibi bir sürü iş yeri versinler ya da milyonlar versinler, dünyada gezdiğim, yaşadığım anılarımı, hafızamı değişmem. Oralarda yaşadıklarımı, aldığım mutluluğu hiçbir şeye değişmem. Bin defa koşsam yine doymam.” diyen Bahattin Amca çoğu yere eşiyle gidiyor. “Yine dünyaya gelsem sporcu olarak atlet olarak gelirdim. Sporu koşmayı hiçbir şeye değişmem. Bu en büyük tutkum. Zamanım olsa ormanda yatarım o derece.” diyen Bahattin Amca 1998 yılında New York maratonunda koşarken yaşadığı bir anı şöyle anlatıyor: “5. Cadde’den geçiyordum. Orada seyirciler de vardı. Elimi havaya kaldırarak ve bağırarak, ‘Allah’ım sana şükürler olsun bana hem bu imkânı hem de bu gücü verdiğin için’ dedim.” Herkese spor yapmayı öneren Bahattin Amca sporun da yemek içmek kadar önemli olduğunu ve diyetisyene gitmek yerine spor yapmanın daha mantıklı olduğunu söylüyor.

Bahattin Boğaz fotoğrafta 1964 yılında Kulüplerarası Koşu Yarışması’nda aldıkları birincilik kupasını elinde tutuyor.

PROFİTEROL BENİM İŞİM

Başta söylediğim gibi Bahattin Amca’nın aynı zamanda bir tatlı dükkânı var. Burada başta nefis profiteroller olmak üzere lezzetli tatlılar satıyor. İmalatı da kendisine ait. Burası bir aile işletmesi çocukları ve torunlarıyla birlikte çalışıyor. Peki spor ile tatlı nasıl yan yana geliyor? Bahattin Amca şöyle diyor: “Spor benim hobim, profiterol yapmaksa benim mesleğim. Sporda olduğu kadar işimde de başarılı olmak için her şeyi yapıyorum. İşimde de son derece titiz bir adamım. En ufak bir ihmal, eksiklik asla kabul etmem.” Profiterol konusunda nasıl bu kadar başarılı olabildiğini soruyorum kendisine. O da şöyle yanıt veriyor: En önemlisi kullandığım malzeme. Tamamen doğal. Çikolatası Belçika’dan sütse Türkiye’nin en kalitelisi.” Profiterollerinin birçok müşterisi var. Ünlüsü de siyasi de var üstelik.

Etiketler

İlgili enformasyon

Bir yanıt yazın

Close

Adblock Detected

Reklam engelleyici devre dışı bırak