HaberManşetToplum

Suriyeli çocuk işçiler artık okul sıralarında

Suriye’de çıkan savaş sonucu okul çağındaki yaklaşık bir milyon çocuk Türkiye’ye sığındı. Aileleri dağılan, evsiz ve bir kısmı kimsesiz kalan bu çocukların yarısı okula kayıtlı değil. Çalışmak yerine okumak, doktor, bilim insanı mühendis olmak istiyorlar. Yeryüzü Çocukları Derneği de bu çocukların hayallerini gerçekleştirmek için yola çıktı ve onları atölyelerden okul sıralarına taşıdı…  

2011 yılında Suriye’de başlayan çatışmaların, birçok devletin dâhil olduğu uluslararası bir savaşa dönüşmesiyle milyonlarca insan ülkelerini terk edip başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Bu zorunlu göç ile Türkiye’ye gelen 3.5 milyonun üstündeki Suriyeli mültecinin yaklaşık yarısını çocuklar oluşturuyor. Bu krizin en ağır bedelini ödeyen çocuklar, sıfırdan bir hayat kurma sürecinde küçük yaşlarına rağmen ailelerinin geçimini üstlenmek ve ucuz işçi olarak çalışmak zorunda kalıyor. Bu mağduriyetlerin en önemlilerinden biri de Suriye’nin geleceği olan çocukların eğitim hayatından uzak kalmaları. Çalışmak zorunda bırakılan çocuklardan kimi ressam olmak istiyor kimi de tasarımcı. İçlerinde polis olmak isteyen de var milli takımda oynamak isteyen de… Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2017 Kasım ayı izleme raporundaki verilere göre, Türkiye’de 917 bin okul çağında Suriyeli mülteci çocuk olup, 317 bine yakın okul çağındaki çocuk hala en temel ihtiyacı olan eğitim hakkından mahrum kalmakta. İstanbul verileri ise, İstanbul’da yaklaşık 160 bin okul çağında Suriyeli mülteci çocuk olup, bu çocukların 80 bininin okula kayıtlı olmadığını göstermekte. İstatistiklere bakıldığında her 2 çocuktan 1’i okul dışında…

“OKUYAMIYORUM, ÇÜNKÜ ÇALIŞMAM LAZIM”

Yeryüzü Çocukları Derneği de eğitimleri yarıda kalan bu çocukları yeniden okul hayatına kazandırmak, onlara bir gelecek umudu verebilmek için “Onun İşi Okumak” sloganıyla, başta çocuk işçiliği olmak üzere eğitimlerinin önündeki engelleri kaldırmak ve daha çok çocuğun okula devam etmesini sağlamak için 2016 yılında 12 yaşındaki Muhammet Girrez’in şu çağrısıyla yola çıktı: “Suriye’de bombardıman olduğu için çıktım. Babam vefat etti. Çalışıyorum, ayda 300 TL kazanıyorum. Okula para yüzünden gidemiyorum çünkü çalışmam lazım. Anneme ve kardeşlerime yardım edebilmek için. Patronumdan zam istedim 1 yıldan beri zam vereceğini söylüyor ama hala zam yok. Sabah saat 7’de işe gidiyorum akşam 8’de dönüyorum. Ben Doktor olmak istiyorum, çalışmak istemiyorum. Doktor olmak istiyorum.” Kendisi gibi birçok çocuğun sesi olmayı başaran Muhammedin çağrısına kayıtsız kalınmadı ve “Onun İşi Okumak” projesi başlatıldı. Proje dâhilinde daha çok çocuğa ulaşabilmek için 2016 Ağustos ayında Yeryüzü Çocukları Derneği kuruldu. Yeryüzü Çocukları Derneği “Eğitim her çocuğun hakkıdır.” düsturundan hareketle eğitime ulaşması çok zor olan, savaş sebebiyle göçmek zorunda kalmış, çalışan, dil bilmemesi gibi sebeplerle eğitimden uzak kalmış çocuklar başta olmak üzere “zorla yerinden edilmiş” bütün çocuklara ulaşmayı ve onların eğitim sorunlarına kalıcı çözümler üretmeyi hedefliyor. Yeryüzü Çocukları Derneği’nde çocuklara maddi, eğitim, psiko-sosyal gibi destekler veriliyor.

EN BÜYÜK SORUN AKRAN ZORBALIĞI

Bütün bunları Yeryüzü Çocukları Derneği Kurumsal İletişim Sorumlusu Nesibe Yolbir ile konuştuk. Kendisine ilk olarak Suriyeli çocuklar ile yerli öğrencileri nasıl entegre ettiklerini ve bu konuda sıkıntı yaşayıp yaşamadıklarını soruyorum. “Kaynaştırma Projeleri ile Çocukların sosyal çevrelerinde, özellikle okullarında karşılaştıkları ayrımcılığı önlemek adına okuldaki diğer öğrencileri de dahil ederek farklı millet ve kültürleri kaynaştırma, önyargıları kırma ve empati geliştirme çalışmaları üretiyor ve uyguluyoruz.” diyen Yolbir sözlerine şöyle devam ediyor: “Yapılan çalışmaların gelişme ve sonuç kısımlarında daha nitelikli süreç yönetimi için Mentörlük Projesi kapsamında birebir okul takibi, okul ziyaretleri gerçekleştirme ve her hafta düzenli olarak değerlendirmeler yapma şeklinde adımlar planlıyoruz. Kaynaştırma çalışmalarında pilot şekilde uyguladığımız çalışmalarımızın önümüzdeki yıllar adına daha lokal projelere dönüşmesi için çalışmalarımız devam etmekte.” Entegrasyon sürecinde yaşanılan sıkıntıların başında akran zorbalığı geldiğini dile getiren Yolbir, yöneticilerin ise sorun çözme konusunda ayrımcı ve ırkçı tavır sergilediğini ifade ediyor.

EĞİTİMCİLER DEZAVANTAJLI KİŞİLERE ÖNCELİK TANIMALI

Peki, Suriyeli çocukları okullarda istemeyen veli ya da öğretmenler olmuş muydu? Çalışma süreçlerinde bu tarz veli ve öğretmenlerle karşılaştıklarını dile getiren Yolbir, bunun yanı sıra iyiliği esas alan çalışmaları ile emek veren, Suriyeli çocukların sağlıklı bir şekilde entegre olması için çabalayan veli ve öğretmenler ile de karşılaştıklarını vurguluyor. Tüm bunlar yaşanırken derneğin eğitimcilerden beklentileri neler? Onlara bu noktada nasıl bir görev düşüyor? “Silah, savaş, bomba, ölüm, sarsıntı, kayıp, yas, göç gibi kavramlarla mücadele eden bir toplumun yaşayabilmek için ötesine ayak bastığı toprakların özündeki değerleri unutmadan ve unutturmadan tutum sergilemek her bireyin olduğu gibi eğitim-öğretim gibi önemli iki köke sahip, vizyon ve misyonu iyi hali geliştirmek olan meslek mensuplarının da en önemli görevidir. İçerisinde olduğumuz süreci ve karşı karşıya kaldığımız problemleri çözmek için seçtiğimiz yöntemleri de geleceğimiz olan çocuklarımıza, gençlerimize miras olarak bıraktığımızı unutmayan bir hassasiyet ile tutum sergilenmeli.” diyen Yolbir sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tarih boyunca stratejik başarıların, haklı gereksinimlerin, doğru atılan adımların olduğu kadar haksız, adaletsiz tutumlarında payı olan sınır çizgilerinin düşünce sistemimizde ayrımcı ve ırkçı bir tavra dönüşmesine izin vermeden içinde olduğumuz süreç adına sağlıklı çözümler üretmeliyiz.”

TERÖRDEN UZAK ÇOCUKLAR YETİŞECEK

Bu çalışmalarınızla uzun vadede Türkiye’nin yararı için nasıl sonuçlar almayı düşünüyorsunuz?
Türkiye toprakları üzerinde yer alan genç nesli bir bütün olarak değerlendirerek eğitici ve öğretici çalışmalarımız ile dezavantajlı konumda olan Mülteci Çocukların çeteleşme, terör grupları, radikal tutumlara sahip düşünce grupları tarafından ele geçirilmesi gibi fazla göz önünde olmayan ancak önemli tehlike unsurları ile mücadele ederek gelecek ufkuna sahip; Eğitim almış her bireyin içerisinde olduğu toplumun uyumlu bir parçası olma, problemleri birlikte çözme ve yeni doğan sorunlarla baş etme yetisine sahip olma gücüne inanarak 10 yıl sonra hala bu topraklarda yer alan Mülteciler nedeniyle çözülmesi gereken problemleri değil, mühendislikte iki toplumun geliştirdiği projeler ile insanlığa kolaylık sağlanması üzerine yazılan haberlerin okunması için daha çok eğitim hayatına ulaştırılmış çocuk adına çabalıyoruz. Bir toplumun içerisinden büyüyen problemlerin değil geliştirilen projelerinin ses bulmasının ise en büyük yarar olduğuna inanıyoruz.

Etiketler

İlgili enformasyon

Bir cevap yazın

Close

Adblock Detected

Reklam engelleyici devre dışı bırak